8 Şubat 2009 Pazar

1 Dünya savaşının sebepleri

1 Ağustos 1914’ te başlayıp 11 Kasım 1918’ de sona eren 26 devletin
katıldığı 4 yıl 3 ay 10 gün devam eden Birinci Dünya Savaşı 5 kıtada
etkisini göstermişti.

Almanya’ nın sömürgelerni elde etmek için Asya ve Afrika’ da sınırlı ölçüde yapılmış ve bu yüzden Dünya Savaşı adını almıştı.


Savaştan Önce Avrupa’ nın Siyasi durumuna bakış:


Savaş öncesi yıllarında Avrupa’ da ırk, millet, din ayrılıklarına
rağmen uluslar arasında fikir alanında genel bir anlaşma isteği
sezilmekle beraber ulusal çıkarlarını sağlamak amacıyla Avrupa iki
büyük gruba ayrılmak amacındayıdı.

Bunlardan birinci gruba, Almanya, Avusturya ve Macaristan
İmaratorluukları, diğer tarafra ise İngiltere, Fransa Rusya
bulunuyordu. Bu her iki gruptan birisinde bağlılık yapacak durumda
bulunan küçük devletler varlıklarını koruyabilmek için siyasi olaylari
endişeyle takip ediyor, koruycuları olabilecek büyük devletler
etrafında toplanmayı düşünüyorlardı.


ALMANYA:
1866’da
Avusturya, 1870-1871 Fransa ile yapılan savaşlar sonunda Alman birliği
sağlandıktan sonra imparatorluk kurulmuş ve Franfort Anlaşması ile
Alsas ve Loren Almanya’ya bağlanmıştı. Bu birleşmeden sonra Almanya
endüstri ve ekonomi alanlarında gösterdiği başarılar sayesinde,gerek
kalite ve gerekse çokluk ve uczluk bakımından dünya piyasalarına
sürdüğü mallarla üstünlük sağlamaya başlamıştı bu üstünlüğü devam
ettirmek yolundaki çalışmaları Hindistan’a giden karayolunu emniyette
tutmak isteyen ve kendi ekonuomik üstünlüğüne hasım olmak durumunda
Almanya’yı gören İngiltere’yi endişe içinde idi. Sömürgeler İngiltere
İmparatorluğu’nun hayat damarları durumunda idi.

Kezâ Rusya’da Pansilevizm perdesi altında kendisini Balkanlar’ın
koruyucusu saydığıjndan Almanya’non Orta Şark’a ve Güney Avrupa’ya bu
ekonomik yayılmasını hoş karşılamıyordu.

Bu görüşlere rağmen,Almanya’nın dünya üstünlüğü yolunda
moral,teknik,siyasi ve askeri alanlarında büyük başarılar sağlamaya yön
tuttuğu da bir gerçektir.Alman milleti, milli marşlarında da aynı ana
fikrin etkisi görülüyordu.






Almanya’ nın siyasi alanlardaki çalışmaları, şöyle özetlenebilir:

1-
Muhtemel bir savaşta Alman ordularının Belçika üzerinden geçerek,
Fransa’ ya tarruz edebileceğinden bahsedildiği zaman Belçika Kralı
birçok müsbet vaatlere rağmen hükümranlık vsıflaı ile bağdaşmayacak bu
konuyı derhal reddetmişti.
2-
Romanya Kralı 1914 yılında Rus Çarı ile yaptığı görüşmelerde, Avusturya
ve Macaristan İmparatorluğu şayet Sırbistan’ a tarruz ederse Çar’ ın
Sırbistan’ a yardım edeceği vaadinde bulunmuştu.
3-
Rusya’ ya karşı Avusturya’yı korurken 1905 Rus – Japon hartbinden
mağlup çıkan Rusya’nın Fransa ile işbirliği yapabileceğini hesaba
katıyor, Rusların Balkanlar üzerindeki hakimiyetini kuvvetlendirerel
İstanbul ve Ortadoğu emellerinin tekrarlanması isteğine set çekmeyi
düşünüyordu. Buna rağmen 1914’ te Rus Çarına gönderdiği özel bir
memurla İngiltere’ ye karşı ittifak teklifinde bulunmuş, fakat Çar
tarafından reddetilmişti.


Avusturya ve Macaristan İmparatorluğu:

Bu devlet, milletler devleti halinde, yabancı bir egemenlik yöetiminde
azınlıklar nüfusunun büyük bir kısmını teşkil ediyordu. Millî birlik
yoktu. Her biri ayrı ayrı bir varlık güdüyordu. Yalnız ordu, donanma,
dış politika alanlarında ortaklaşa bit yönetim vardı. Parlamentoda usul
ve sosyal konularda gruplar teşekkül ediyor, şiddetli çalışmalar ve
tartışmalar oluyordu. Bu yüzden de istikrarlı bir çoğunluk
sağlanamıyordu. Bütçe çalışmalaı, yasama işleri muhalefet partiler
tarafından köstekleniyordu:

Avusturya Nüfusu: Macalar:

10 Milyon Alman 10 Milyon Macar

4,9 Milyon Polonyalı 3 Milyon Sılovak

3,2 Milyon Rotenyalı 3 Milyon Rumen

3 Milyon Çek 1 Milyon Sırp

1,2 Milyon Sılöven 2 Milyon Hırvat

0,7 Milyon Hırvat

Özel olarak 8 millet, 17 memleket, 20 parlamento, 7 parti vardı.

Valkan Harbinde Osmanlı İmparatorluğu’ nun arazisi, Balkan üzerindeki
etkileri tarafından paylaşıldıktan sonra, Rusların Sırbistan
İmparatorluğu’ nun büyümsei daha ziyade artmıştı. Daha çok Küçük
Sırbistan İmparatorluğu’ nun büyümesi bir anlaşmazlık konusu olarak
ortaya çıkmışi Balkanlarda Panislavizmin yayılması Avusturta ve
Macaristan için tehlike olarak değerlendiriyordu.

Bu bakımdan ilk fırsatta Sırbistan Krallığının ya büsbütün ortadan
kaldırılması, ya da Avusturta’ya bağlanması azu ediliyordu. Selanik’ e
indirilerekAkdeniz’ e Avusturya için bir çıkış yeri sağlanması da amaç
halinde idi.

İtalyanların Tirollar konusunda istekleri de Avusturya’yı endişelendiren nedenlerden birisi idi.

Bu isteklerin sağlanması ancak kuvvetli bir Alman İmparatorluğu’ nun
yardımına bağlı olduğundan Alman İmparatorluğu’ nun kader bağlılığı,
Avusturya ve Macar İmparatorluğu’ nun sisyasetinde ana fikir oluyordu.

Karşı Taraf:

FRANSA:

Avrupa’daki
siyasi durum 1870 – 1871 savaşından sonra Alman – Fransız
anlaşmazlığının etkisi altında idi. Fransa kaybettiği Alsas ve Lörenin
acısını bir türlü unutamıyor, bu bölgeyi tekrar ele geçirebilmek için
her türlü teşebbüse baş vuraktan geri kalmıyordu.
Bir taraftan
hudut komşusu Almanya’nın kendisi ile rekabet edecek duruma gelen
endüstri alanındaki başarılarını, diğer taraftan dünyanın en kuvvetşi
kara ordusu ile boy ölçüşme yolunu tutan deniz kuvvetlerinin gün
geçtikçe yeni kuvvete sahip oluşunu, gelecekte Fransa için büyük bir
tehlike olarak değerlendiriyordu.

Fransa’nın bütün çabaları, çıkacak bir dünya savaşında parçalanacak
olan Alman İmparatorluğu’ nun durumundan faydalanarak, Alsas ve Lören’
i geri almak ve büyük sömürge İmparatorluğunu devam ettirerek ekonomik
durumunu geliştirmeyi amaçlıyordu.


İNGİLTERE:
İmparatorluğun
hayat damarları sömürgeleri olduğundan, sömürgelerle bağlantıyı
sağlamak ve onları emniyet altında tutabilmek için çok kuvvetli bir
donanmanın lüzumuna ihtiyaç vardı. Halbuki gün geçtikçe Alman donanması
kendisine rakip duruma gelmeye başlaması İngiltere’ yi haklı olarak
kuşkulandırıyordu.
Petrol bölgesi olan Musul ve Filistin gibi
Akdeniz’ le Hindistan arasında bulunan Müslüman Osmanlı devletlerinin
arazisini ele geçirerek, Türk kuvettleri ile Arabistan’ ın ilgisini
kesmeye çalışıyordu.

RUSYA:
Rusya
1905 Rus – Japon harbinden mağlup çıktıktan sonra, şark siyasetinden
uzaklaştırarak Balkanlar ve Boğazlar üzerindeki isteklerinden
bahsetmeğe başlamıştır.
Hakikkatte Balkan Harbi, Birini Dünya
Savaşı’ nın bir öncüsünden başka bir şey değildi. Rus Çarlığı’ nın
asırlık hayalî emellerinde bir değişiklik olmuştu.

Boğazlara hakim olarak Akdeniz’ e açılmak istiyorlardı.

Rusya’da henüz modern bir kapitalizm kurulmamaış olduğundan Almanya,
İngiltere, Fransa gibi medenî Avrupa devletlerinin ekonomik alanlarda
elde ettikleri menfaatleri, Rusaya askerî tazyik ve tehditlerle
sağlamayı düşünüyordu.

Almanya’ nın mağlubiyeti sayesinde, Avusturya, Macar İmparatorluğu
parçalanarak bu imparatorlukta bulunan İslavlar çarlık taçi altında
toplanacak ve aynı zamanda İslavlarla meskün olan Galiçya’ yı da ele
geçirmek istiyordu.



SIRBİSTAN:
Osmanlı
İmparatorluğu zamanında Bosna ve Herseğin Avusturyalılar tarafından
alındığı 1908 yılından beri Sırbistan’ın Avusturya’ya karşı millî bir
kin ve garazı vardı.

Bu bölgeyi geri almak içindevletin desteklediği birçok gizli cemiyetler kurulmuş ve çalışmalara devam ediyordu.

Sırplarla Hırvatlar arasında din ayrılığı da ayrıca bir anlaşmazlık
konusu olmaktan geri kalmıyordu. Bu yüzden balkanlarda ve Orta
Avrupa’da ihtilâl amaçları ile devamlı karışıklıklar sürüp gidiyordu.

Sırplar, Habsburg Hanedanının ortadan kalmkası ila Avusturya Macar
İmparatorluğu’nun dağılacağı ve ancak bu sayede tahayyül ettikleri
büyük Sırbistan’ ın kurulabileceğini umuyordardı. Bu da ancak,
kaderlerini Rusya gibi büyük bir davetle bağlanmak suretiyle mümkün
olabileceğine inanmış bulunuyorlardı.



İTALYA:
Tunus’
un Fransızlar tarafından himayealtına alınması üzerine Fransa’ ya karşı
gizli bir kin beslemeye başlamış ve bu nedenle Almanya ve Avusturya
İmparatorlukları ile bir ittifak yapmıştı. Bu suretle Avrupa’ da
durumunu kuvvetlendirmiş olmasına rağmen gende oynak bir siyaset
gütmeğe devam ediyordu.
1896’ da Habeşisyan’ a yaptığı harekâtın
başarısızlıkla neticelenmesine karşılık, Balkan Harbine tekaddüm eden
günlerde, Osmanlı İmparatorluğu’ nun zaafından faydalanarak ucuz bir
zaferle Trablus ve Bingazi’ yi ele geçirmişti.

Almanya ile Avusturya, Macaristan, Birinci Dünya Savaşı başlayacağı
sıralarda ittifak hükümetlerine görei, savunma mahiyetinde olduğunu
ileri sürerek tarafsız kalmışlardı.


ROMANYA:
Evellce
sıkı bir ittifakla değilse de, savunma ve dostluk bağı ile bağlı
bulunduğu Avusturya, Macaristan’ a karşı tarafsız kalmayı arzu ediyorsa
da Büyük Romen nüfusunun yaşadığı Transilvanya’ da gözü vardı. Rusya’
dan da Beserabya’ yı almayı tercih ediyordu.


BULGARİSTAN:
Balkan
Harbinde başlantgıçta müttefik olduğu devletlerin harbin ikinci
devresinde saldıılarına uğrayarak elinden geri alınan Dobruca ile
Makidonya bölgelerini almak ve Adalar Denizinde bir çıkış yerine sahip
olabilmek amacıyla, diğer Balkan devletlerinin ajsine kaderini Rusya’
ya değil Almanya’ ya bağlanmıştı. Hattâ Almanlarla yaptığı gşzki bir
anlaşma yolu ile harp sonunda Türk topraklarından dahi bir kısmı
kendisine vaad edilmişti.

Bu yüzden 27 Temmuz 1915’ te Almanya safhında harba girmiş bulunacaktı.


YUNANİSTAN:
Balkan
Harbinden sonra müttefikler arasında ganimet paylaşmasından çıkan
savaşta Sırplarla işbirliği yaparak Şarki Trakya ve Makidonya’ nın en
zengin kısmları ile Epir’ i almıştı. Bununla da yetinmeyerek İde Magalo
halâlinin tesiri altında İstanbul ve Batı Anadolu’ ya sahip olmayı
tasarlıyordu. Akdeniz’ deki tekmil adaları ele geçirmek ve Bal kan
Harbinde elde ettiği toprakları muhafaza etmek için gerekirse
Türk¬lerle bir harbi göze almayı düşünüyordu. Sırplarla aralarında
karşılıklı yardım antlaşması olmasina mukabil, Yunan Kralının
akrabalığı dolayı¬sıyla Almanya İmparatorluğu'na kaşı sempatisi vardı.
Bu yüzden itilâf devletlerini tutan Venizelos ile aralannda anlaşmazlık
mevcut idi.






Diğer Avrupa Devletleri:

Kendi
jeopolitik durumları icabi büyük devletler arasında çikacak bir savaşta
toprak bütünlüklerini koruyabilmek için savaşa lakayt
kala¬mayacaklarından kaderini bağlayacakları grubu seçmek durumunda
idiler.




İSPANYA:

Fransa ile dost geçinen İspanya, Fransa’ dan bir tehlike beklemiyor, çıkıcak bir savaşta muhafaza edeceğini umuyordu.

PORTEKİZ:

İngiltere ile dostluk bağları mevcut olduğundan harp ilânından önce İngiltere ile tam işbirliiğinde bulunduğunu açıkladı.

JAPONYA:

1902’ de İngilizlerle aypılmış bir anlaşma mevcut idi. 1904 – 1905, Rus
– Japon savaşında muzaffer çıkmış olan Japonta, çıkacak yeni bir
savaşta Almanya’ nun Uzak Doğu’ da edindiği sömürgeleri ve Pasifik’
teki adaları elde etmek için Almanya aleyhinde savaşa katılması
bekleniyordu.

Birinci Dünya Savaşı’ nın yılları sırasında Avrupa’ nın siyasî durumu aşağıdaki şekilde özetlenebilir:


A – Dünya büyük devletlerin endüstrileşme gayretleri ve bunun sonucu
olarak ham madde sağlamak amaciyle ticaet yollarını emniyet altında
tutmak ve üretilmiş mallarına yeni pazarlar kurmak gayreti,

B – Sömürgecilik anlayışına ve çsabalara devam,

C – Panislamizim, pencermanizmi emperyalizm, kapitalizm, militarizm
kelimeleriyle açıklanan gizli amaçların sağlanabilmesi için her
devletin çeşitli amaçlara geyret gösterdiği göze çarpmakta idi.

OSMANLI İMPARATORLUĞU

Perde
arkasında Rusya’ nın maddî ve manevî yardımıyla Bulgar, Sırp, Yunan,
Karadağ Ordularının birlikte yaptıkları hareket karşısında, İtalyan
harbinden sarsılmış olarak çımış ve Avrupa prestijini kaybetmişti.

Komşu ve Avrupa devlletlerinin Türkiye hakkındaki düşünceleri ve amaçlaı şöyle özeltenebilir:


RUSYA:
Kendisini
yıllardan beri İstanbul’ un varisi saydığından, ordunun
kuvvetlendirilmesini ve islâhı için yapılan çalışmaları iyi
karşılamıyordu. Diğer taraftan İngilizlerle beraber Ermeni meselesini
körğkleyerek şark vilâyetleride yapılan ıslâhat bahanesiyle tazyikye
bulunuyordu.

FRANSA: Muhtemel bir savaşta düşman saflarında yer alacak Osmanlı
İmparatorluğu’ nun arap yarım adasindaki topraklarından Suriye üzerinde
gizli emelleri vardı.





Osmanlı İmparatorluğu’ nun Durumu:

1 – Ordunun
eğitimi için Almanya’ dan Genereal Leman Von Sanders kumandasında 42
subaylık bir heyet getirerek ordunun teşkilât eğitim konuları üzerinde
çalımaya başlamıştı.
2 – İngiletere’ den Limpos adına bir İngiliz amirali emrinde bir değniz heyeti getirilerek donanmanın ıslâhına başlamıştı.
3 –
Donanmanın kuvvetlendirilmesi için İngiliz tersanelerinde sipariş
edilmiş bulunun 2 harp gemisinin inşaatının bir an evvel tamamlanası
İngiltere’ den istanmişti.
Avrupa’ da siyas’i gruplar kurulmaya
başlandığı ve bir harp tehlikesi belirtileri hissedildiği sırada
Osmanlı Ordusunun ve ülkenin kalkınması hiçbir gruba dahil olmakmaktan
ileri geldiği düşüncesininin de tesiri altında, evvelâ Balkan
devletleriyle bilhassa Bulgaristan,

Yunanistan ve romanya ile anlaşma yolları aranmış ve müsbet bir sonuç alınamamıştı.

Fransa Hükümeti protokole dahi kıymet vermeyerek Fransız harbiyesinden
bir şube müdür muavini vasıtasiyle Cemal Paşa’ ya “Biz Rusya ile
görüşerek İstanbul’ daki Fransız elçisi kanal ile size cevap veririz”
şeklinde baştan savma bir mütalaa bildirmiş ve bu cevap da hiçbir zaman
gelmemiştir.

İngiltere’ ye sipariş ediken 2 harp gemisinin inşaatı da bir türlü sona
emiyordu. Cemal Paşa, Rauf Beyle tekrar İngiltere’ ye gönderildi. Bu
gemilerin kasten verilmediği Rauf Bey tarafından hissedilmiş ve
hükümete bildirilmişti.
ALMANYA:
Bosna’ nın Avusturyalılar tarafından işgalini sessizlikle karşıladığı
gibi kapitülasyonların kaldırılması hususunda da manevî yardım
isteğimize kulak asmamıştı. üBundan başka ilk zamanlarda memleketin
kalkınması için kendilerinden istenen kredi yardımı yapılmamış ve
Fransızlarla hoş geçinin, onlardan yardım alın şeklinde cevap
verilmişti. Kuvvetli bir donanma ve orduya sahip olan Avrupa ve dünya
hâkimiyeti peşinde koşan mağrur Alman devlet büyüklerinin Birinci Dünya
Savaşı’ na tekaddüm eden günlerde Türkiye’ nin ittifaka girmesi
konusundaki soruya verdiği cevapta yakın bir gelecekte Almanya ve üçlü
ittifaka hiçbir faydası yoktur, demişti.


Almanya, Türkiye ile yapacağı bu ittifakla şu menfaaatleri plânlıyordu:
1 – Türkiye’ nin, Almanta aleyhine mukabil tarafına katılmasına engel olmak,
2 – Kendi saflarında savaşa girmesi hâlinde büyük Rus kuvvetlerini üzerine çekerek Almanya’ nun yükünü zaltmak,
3 – Gerekirse Türk kuvvetlerinden, Avrupa harp cephelerinden faydalanmaktı.


Osmanlı İmparatorluğu:
Birinci
Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı İmparatorluğu, birbirini kovalayan
İtalyan ve Balkan savaşları dolayısıyla çok yıpranış ve sarsılmış
durumdaydı. Aranan bu mağlübiyet sepebleri kısaca şöyle özetlenebilir:
1 – İç politik çekişmeleri dolayısıyla devlet idaresindeki kargaşalık ve zafiyet,
2 – Türkten başka imparatorluk içinde bulunan insanların vatana bağlılıklaının zayıflığı dır.

İtalyan ve Yunanlıların Anadolu kıyılarına yakın adalara yerleşerek, Anadolu’ yu tehdide başlamışlardı.

Halbuki bu sırada Avrupa devletleri, bütün hızı ile Birinci Dünya
Savaşına doğru gidiyordu. Jeopolitik surumu dolayısı ile Türkiye’ nin
savaşın devamı süresince tarafsız kalması imkansızdı.

Bu tarihlerde Osmanlı İmparatorluğu devlet adamlarından çoğu, şimdili
savaşın dışında kalarak, silâhlı tarafsızılık siyasetinin güdülmesi
taraftarı idiler.

Dünya Savaşının patlak vermesi üzerine Alman Başbakanı İstanbul’ da
bulunan Alman Büyükelçisine gönderdiği bir telgrafla, Türkiye bizimle
Rusya’ya karşı aktif tarruz hareketine girebileceği hakkında General
Leman’ ın kanaati varsa ittifak imzalaması yetkisi verildiği
bildirilmişti.

Harbin kaçınılmaz bir durum alması üzerine Alman – Türk yakınlaşmasının
doğuracağı tehlikeyi seen itilâf devletleri, tarafsız kalındığı
takdirde Türkiye’ nin bağımsızlığının garanti edileceği, hudutların
emniyet altında tutulacağı, paraa ve erzak yardımı yapılacağı,
kapitülasyonların kaldırılmasının sağlanacağı ve buna benzer daha bir
çok vaadlerde bulunmuşlardır.

Sonunda meclisten gizli olarak aralarında Harbiye Nâzırı Enver Paşa’
nın da bulunduğu 4 kişi 2 Ağustos 1914’ te Osmanlı İmparatorluğu
açısından bir çok tehlikeli madde bulunan anlaşmayı imzaladı.



Birinci Dünya Savaşı’ nın Fiilen Başlaması

Avusturta
Veliahtı Arşidük, Ferdinand’ ın eşiyle birlikte 28 Haziran 1914’ te
ziyaret için geldiği Bosna Hersek’ te Sırp Genelkurmaı Haber Alma
Başkanının, başkanı bulunduğu Karael adlı gizli bir cemmiyet tarafından
tertip edilen bir suikastte bir Sırplı tarafından öldürülmesi Birinci
Dünya Savaşı’ nın hakiki sebepleri ile beraber bütün milletleri böyle
bir harp için hazırlanmaya yöneltti.

Avusturya 28 Temmuz’ da Sırbistan’ a harp ilân etti ve ertesi gün Tuna Filosu Belgrat’ ı bombaladı.

RUSYA:
Avusturya
ve Macaristan, Sırbistan’ a yürürken genel seferberliğe karar verecğini
bildirmişti.Evvela batı sınırındaki birlikleri,bilâhare bütün silâhlı
kuvvetlerini seferber etti.


ALMANYA:
Alman
İmparatoru doğruca Çar’ la temasa geçerek Almaya’ nın barış
isteklerini, Avusturya, Macaistanla Sıbistan arasında halledilecek
dâvada başka devletlerin müdahalesinin tehlikeli neticeler
verebileceğini ve Rusya’nın 12 saat zarfında Almanya ve Avusturya’ ya
karşı seferberliği durdurmazsa genel seferbelik yapılacağını bildirdi.
Fakat Ruslar bunu reddetti.
Aynı zamanda Belçika’ dan Fransa’ ya
tarruz için serbest geçit yolu isteyen Almanya karşılık olarak tazminat
verileceğini bildirdi. Buna rağmen Belçika bunu reddetti.


CEPHELER:
1.
Dünya Savaşında Osmanlı İmparatorluğu düşmanları ile başlıca dört
cephede çarpışma durumuna gelmişti. Bunlardan üçü dar cephelerde mevzi
savaşı halinde, biri ise gerçek operatif harekâtının ceeyan edeceği
geniş bir harekât alanı idi.


ÇANAKKALE CEPHESİ: Gelibolu yarımadasının burnuna tıkanmış kalmıştı.
SURİYE CEPHESİ: Şeria nehri ile Akdeniz arasındaki dar bölgede cereyan etmişti.
IRAK CEPHESİ: Dicle nehrinin iki tarafındaki sahada cereyan etmişti.


1916 OLAYLARI:

Kafkas
cephesi, Avrupa cephesindeki başarısızlıklar üzerine, Çar Kafkas Ordusu
Başkumandanlığına Grandük Nikola’ yı tayin ederek kuvvet miktarını da
700 bin mevcutlu 7 kolorduya çıkartmıştı. Karşısındaki Türk ordusunun
mevcudu ancak 64 bin kişi idi. Çanakkale’ den Doğuya Getirilecek Türk
kuvvetlerinden evvel iki yanı sarp dağlarla dayalı olarak savunmaya
geçen 3. Ordu cephesinde bir yarma yaparak orduya kati bir darbe vurmak
amacıyla 11 Ocak 1916’ da 6 misli üstün kuvvetle Rus ordusu saldırıya
geçmiş, 5 gün süren çok kanlı ve çetin savaşlarda Rusla bazı bölgelerde
geri atılmış ise de 300 km. Cepheyi savunmak zorunda kalmıştır.
17
Şubat’ ta Muş, 2 Martta Bitlis ve Çoruh vadisine ilerleyen Rus
kuvvetleri 23 Şubatta İspir’ i almışlardı. Rus deniz kuvvetleri Martta
Rize’ ye çıkarak şehri işgal ettiler. Türkler 13.40, düşmanlar ise
20.440 kişi idi.


1917 OLAYLARI:
Ulaştırma
güçleşmiş, Endüstri elemanları cepheye sevkedilmiş hammadde ve yiyecek
maddeleri güçleşmişti. Rus ordusu silâh ve mühimmat noksanlığından
idare ettiği br aydınlar ihtilâli patlak verdi. Çar istifaya mecbur
edildi.

Suriye cephesi,

Sözü geçen İngilizler Birssebbi hattına tarruz etmek için
hazrılanıyorlardı. Birinci, ikinci Gazze savaşlaı Türk ordusunun
başarısı işe sonuçlanmıştı.


SURİYE CEPHESİ:
1.,
2. Gazze savaşlarında Türk Ordusu kahramanca savaşmıştı. Hicazda
arapların ayaklanması sonunda mekke düştü ve Medinedeki Türk kuvvetleri
kuşatıldı.

Irak ve İran cephelerinde İrandan ilerleyen Rus kuvvetlerine karşı 13. Kolordu Hemedan’ da bulunuyordu.

Alman Asya kolu gelmeden İngilizler denizden ve karadan tarruz ederek
Bilüssebi meydan muharrebesinde Türk mevzilerini yardılar ve Türk
kuvvetleri Kudüs Batısına çekildilerse de İngilizler aldırılarına
devamla 8 Aralıkta Kudüsü aldılar.





ÇANAKKALE CEPHESİ:
Türkler
1. Dünya Savaşına müttefikler safında katıldıktan sonra Yumam Başvekili
Venizolos’ un devamlı telkinleri ile İngiltere Bahriye Nazırı Çorçil
Çanakkale Boğazına Karşı bir harekât yapılması kanaatına varmış ve bunu
hükümete ısrarlı teklif etmişti.


Bu harekatın gayesi şöyle özeltenebilir.
1- Hindenbutg’ un ağır darbeleri karşısında Rusya’ nın yardım talebine (Silâh , malzeme, mühimmat)
2- Müttefikler tarafından boğazlar açılarak İstanbul’ un ele geçirilmesi ve Türklere baroşın zorla kabul ettirilmesi,
3- Mütereddit
durumda bulunan Balkanlarla tarafsızlar üzerinde başarı halinde
sağlanacak müsbet tesir ile itilâf Devletleri safhında savaşa
katılmalarını sağlamak.
4- Süveyş kanalı ve Hint Yolu üzerindeki Türk Kuvvetlerinin baskısını azaltmak,
5- Bu suretle stratejik diplomatik ve ekonomik sonuçlar sağlanarak harbin uzamasına engel olmak,


Çanakkale’ nin ve savunma durumu:

Çanakkale
boğazı beton tahkimat sistemiyle hazırlanmış olup toprak tahkimat
vardı. Boğaz giriş merkez ve çıkış olmak üzere derinlikle savunma
bölgelerine ayrılmıştı. Merkez tahkimatı daha kuvvetli yapılmış ve
topçunun ağırlık noktası burada toplanmıştı.
Başlangıçta denizden
yalnız deniz kuvvetleri ile yapılacak bir zorlama şle boğazı
açacaklarını sanan itilâf kuvvetleri ağır zayiatla buna muavffak
olmadılar. Bunun üzerine kara ordusu ike müşterek bir harekât
zorundakalarak General Homilton kumandasına bir Akdeniz Kuvvetleri
Başkumandanlığı teşkil edildi. 13 Şubat 1914’ de boğazın dış tabyaları
tahrip edildi.

Ruslar 40000 kişilik bir kuvvetle yardım tekliflerinde bulunukları gibi
Yunanlılar da İstanbul’ a gelmeyi arzu ediyorlardı. Boğazları zorlamak
için bombardımana devam edildi. 7-8 Mart gecesi gerek mayınlarla ve
gerekse boğaz tarabyaları topçu ile çok zarar gören deniz kuvvetleri
kara kuvvetsiz boğazı geçemeyeceklerini anlamışlardır. Anzakladan
(Avusturalya, Yenizellanda) 70000 kişilik bir kuvvetle 25 Nisan 1915’
de Settülbahır Arıburnu bölgesine karaya çıktılar. 109 Harp, 308 taşıt
gemisi özel çıkarma araçları ile denizden desteklenen düşman

kuvvetlerine karşı 5. Ordu savunma yapıyordu. İlk çıkan düşman
kuvvetlerine Atatürk’ ün kumanda ettiği 19. Tümen’in 17. Piyape alayı
Conk bayırında yaptığı karşı tarruzla düşmanı durdurdu. Savaşa katılan
deniz kuvvetleri:


18 Muharebe gemisi,

12 Kravizör,

27 Muhrip,

12 Deniz altı gemisi,

1 Uçak gimisi,

36 Mayın gemisi,

2 Hastahane gemisis,

86 Nakliye gemsisi,

222 Çıkarma gemisi

42 Uçak tahsis edilmişti.


KAFKAS CEPHESİ:
1917
sonunda Musu’ da Ruslarla mütareke görüşmeleri yapılmıştı. Başakale,
Gevaz, Bane hattı mütareke sınırı olarak tesbit edildi. Rus Kafkas
Ordusu da çok ağır kayıplar vermişti.

Ruslar 8 Nisan 1914’ te Türk-Rus hududuna kadar ilerleyerek Van’ı aldı.

Kafkas-Türk cephesinde harp halinde olan Rus ve Türk hareket orduları
arasında askerî hareketlerin kesilmesi şerefli bir sulhun en kısa
zamanda elde edilebilmesi için bir barış anlaşması yapmışlardı.


IRAK CEPHESİ:
Bu
cephede son olaylar üzerine durum İngilizler lehine inkişaf
etmişti.Atatürk evvela arap çetelerini bozguna uğrattıktan sonra Halep
kuzeyindeki meviziinde durdurmağa çalıştı. Ahmet İzzet Paşa Harbiye
Nazırı ve Baş kumandanlık görevlilerini de üzerine alarak yeni kabineyi
kurmuştu.Yıkılmış bir ordui yıpranmış bir halk kitlesinin başına
geçerek üstün başarılar sağlamış olan Mustafa Kemal Paşa’ nın
önderliğinde bir yeni mücadele başlamıştı.


Mondros Mütarekesi:
Osmanlı İmparatorluğu ile İtilâf devletleri arasında 3 Ekim 1919’ da imzalanan mütarekenin özeti aşağıdadır.
1.Türkiye ordularını derhal eterhis edecek.
2.Bütün savaş gemileri limanlara dönecek.
3. Suriye, Irak ve Trablusgarp’ taki Türk garnizonları teslim olacak.
4. Mütareke
şartları gereğince, İtilâf devletleri, Çanakkale ve İstanbul boğazları,
Batum, Bakü gibi stratejik yerleri işgal edecek.
5.Demir yolları kontrol altına alınacak.
6.Türkiye, Almanya ve müttefikler ile bütün ilişkilerini kesecek.
7.Barış andlaşmasında ele alınacak konularından söz edilmemiştir.


Birinci Dünya Savaşı Sonunda Mondros Mütarekesi dışında;

Neuilly Barış Antlaşması, Trianon Barış Antlaşması, St. Cermen Barış
Anlaşması, Sevr Barış Anlaşması, Versay Barış Anlaşması gibi bir çok
antlaşma imzalanmıştır.


BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONUNDA KURULAN ULUSLAR KURUMU:

Savaş
sonunda yapılan barış antlaşmaları ile, mağlup devletlerin, asker
miktarı sınırlandırılmış, bozulan ekonomik durum yüzünden işsizlik
artmıştı. Yeni bir savaş tehlikesini önlemek ve barışı korumak amacı
ile Uluslar Cemiyeti denilen bir teşkilât kurulmuş, bu sayede milletler
arasındaki anlaşmazlıkların hal edilmesi düşünülüyordu. Halbuki daha
eski tarihlerde kurulmuş bulunan Kahey Devletlerarası Sulh
Mahkemesinden büyük bir fayda sağlanmıştı.
28 Nisan 1919’ da
Uluslar Kurumu anayasası kabul edilmiş ve kurulun genel sekreterliği 10
Haziran 1919’ da Londra’ da çalışmaya başlamıştı.

Bu Kurum özet olarak şöyle idi:
1. Kurucu üyeler (Barış anlaşmasına imza koyan galip devletler),
2.Davetli üyeler (Bunlar tarafsız kalan devletlerdi),
3.Sonradan giren üyeler.



1.Dünya Savaşı Sonunda bütün devletler bir çok kayıp vermiş ve büyük
yaralar almıştı. 30 Ekim 1918 tarihinde biten savaş yaklaşık 4 yıl
sürmüştür.



I. DÜNYA SAVAŞINA KATILAN DEVLETLERİN

İNSAN KAYIPLARI



Devletler Nüfusu Silâh altına alınan Ölü Yaralı Esir Toplam

Rusya 181.000.000 12.000.000 1.700.000 5.000.000 2.500.000 9.150.000

Almanya 79.000.000 11.000.000 1.808.000 4.000.000 615.000 7.142.000

Fransa 84.000.000 8.410.000 1.355.000 3.000.000 550.000 6.160.000

İngiltere 461.000.000 8.904.000 910.000 740.000 200.000 3.190.000

İtalya 38.000.000 5.615.000 615.000 947.000 500.000 2.197.000

U.S.A 111.000.000 4.355.000 115.000 191.000 10.000 365.800

Japonya 78.000.000 800.000 300 1.000 --- 10.300

Av. Macart. 55.000.000 7.800.000 1.000.000 2.200.000 1.800.000 480.000

Romanya 8.000.000 250.000 185.000 150.000 200.000 535.706

Sırbistan 5.000.000 707.343 120.000 16.000 200.000 480.000

Türkiye 29.000.000 2.850.000 400.000 600.000 300.000 1.300.000

Yunanistan 5.000.000 230.000 14.000 10.000 13.000 27.000

Portekiz 15.000.000 100.000 10.000 10.000 7.000 33.000

Karadağ 435.000 50.000 3.000 10.000 3.000 2.000

Belçika 16.000.000 487.000 7.000 160.000 70.000 300.000

Bulgaristan 5.000.000 600.000 90.000 300.000 150.000 440.000

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder