8 Şubat 2009 Pazar

şifalı bitkilerin faydaları

Acı bakla : Semen Lupini Şeker hastalığına karşı kullanılır.

Acı elma yağı : Salvia Triloba Gaz söktürücü, midevi, ter kesici, idrar artırıcıdır. Haricen yara iyi edici ve antiseptik olarak kullanılır.

Acı yonga : Lignum Quassiae İştah açıcı, kuvvet verici, kurt ve ateş düşürücü

Acıağaç : İştah açar, hazmı kolaylaştırır. Ateşi düşürür. Tükürük ifrazatını arttırır. Mide, bağırsak, karaciğer ve böbreklerin çalışmasını düzenler. Böbrek sancılarını keser, taşların düşürülmesine yardımcı olur. Bağırsak kurtlarını döker. Kanamaları durdurur. Haşarat kaçırıcı olarak da kullanılır. Fazla kullanılacak olursa; baş dönmesi, mide bulantısı ve kusma yapar.

Adaçayı : Mide va bağırsak gazlarını giderir. Mide bulantısını keser. Hazım sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Boğaz, bademcik ve dişeti iltihaplarını giderir. Göğsü yumuşatır. Astımdaki sıkıntıları geçirir. İdrar ve ter söktürür. Banyo suyuna katılıp yıkanılırsa; zindelik verir. Günde, 3 kahve fincanından fazla içilmemelidir.

Adamotu : Zehirli bir bitkidir. Ağrı kesici, yatıştırıcı, cinsel gücü arttırıcı etkileri vardır. Rast gele kullanıldığında zararlı olur.

Ahlat (Yabanarmudu ) : Meyveleri ishal keser. Zehirli hayvan sokmalarinda, filizi ezilip yaraya sürülür.

Ahududu : Kanı temizler, vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar. Terletir ve idrar söktürür. Kabızlığı giderir. Vücuda dinçlik verir.

Alıç : Asabi çarpıntıları giderir. Sinir bozukluğunu geçirir. Yüksek tansiyonu düşürür. Aritmide kullanılır. Uykusuzluğu giderir. Kalbi kuvvetlendirir. Damar sertliği ve göğüs nezlesinde faydalıdır.

Altınotu : Herba Ceterachi İdrar söktürücü ve kabız etkileri vardır. Basura karşı, haricen kullanılır.

Amber : Ambra Grisea Kaşalot balığından elde edilir. Kalbi kuvvetlendirir, iştah açar ve cinsel arzuyu artırır.

Anason : Kullanilan kismi, meyvalari ve yapraklaridir. Meyveleri tamamen olgunlastiktan sonra toplanir ve gölgede kurutulur. Hazmi kolaylastirir. Istahsizligi giderir. Mide ve barsak gazlarini söktürür. Idrar artirir. Migren agrilarini keser. Astim, nefes darligi ve bronsitte görülen sikayetleri giderir.

Anason : Hazmı kolaylaştırır. İştahsızlığı ve yemeklere karşı duyulan tiksintiyi giderir. Mide ve bağırsak gazlarını söktürür. İdrarı arttırır. Öte yandan kusmayı ve ishali keser.

Anason yağı : Oleum anisi Sinir sistemi uyarıcısıdır.

Andız kökü : Radix Helenii Safra söktürücü, öksürük kesici, göğüs yumuşatıcı,kuvvet verici ve kurt düşürücüdür.

Ardıç : Kozalaklari mavimsi siyah renklidir. Yenir ve idrar söktürücü özelliktedir.

Ardıç tohumu : Fructus Juniperi İdrar artırıcı, terletici, midevî ve antiseptik özellikleri vardır.

Aslanağzı : Balgam söktürür. Bronşitte rahatlık verir

Asma : Yaprakları ile yapılan ilaçlar kanamayı durdurur. Vücuda kuvvet verir. Sarılığı keser. İshali durdurur.

Aspir : Flos Carthami Romatizma ağrılarına karşı etkilidir. Dahilen terletici, kurt düşürücü ve adet getiricidir.

Ayı üzümü : Kuvvet verir. İshali keser. İdrar yollarını temizler. İdrar söktürür. Ateşi düşürür. İdrar yollarındaki taşların düşmesine yardım eder. Prostat büyümesinden kaynaklanan şikayetleri giderir.

Ayrıkotu : Bitkinin etli kökleri çok eskiden beri üriner hastalıklarda kullanılan önemli bir halk ilacıdır. Kökler mesane ve böbrek iltihapları dahil, mesanedeki tas ve kumları düşürmek için kullanılan iyi bir idrar söktürücüdür.

Ayva : İshal ve dizanteriyi keser. Mide ve bağırsakları kuvvetlendirir. İnce bağırsak iltihabını giderir. Kanı temizler. Çarpıntıyı dindirir.

Badem : Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Böbrek, mesane ve tenasül yollarındaki iltihapları giderir. Baş ağrısı, karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir.

Badem : Aci bademin uçucu yagi, iyi bir koku ve tat giderici (balik yagina ilave edilir) ve hafif bir dezenfektandir. Badem tohumlari, badem surubu hazirlanmasinda kullanilir. Çocuklar için iyi bir müshildir. Kremlerin terkibine girer. Meyve kabugu halk arasinda bogaz agrilarina karsi kullanilmaktadir.

Badem yağı : Oleum Amygdalae Dahilen müshil, haricen yumuşatı- cı ve yara iyi edici olarak kullanılır.

Bakla : İdrar yollarını temizler. Böbrek ağrılarını dindirir. Böbrek iltihaplarını giderir. Böbrek kum ve taşlarının düşürülmesine yardımcı olur.

Baldıran ( Ağuotu) : Nemli yerlerde yetişen, 1-2 metre boyunda zehirli bir bitkidir.Ev ilaçlarında kullanılmaz.Tıpta, özellikle dişçilik alanında kullanılır.Ağrı kesici, spazm giderici ve siyatik, tetanoz ile epilepsi hastalıklarinin tedavisinde kullanılır.

Balıkotu : Fructus Cocculi indici Dahilen kurt düşürücü, sara nöbetlerini azaltıcı olarak kullanılır. Tehlikeli bir drogdur.

Bamya : Meyvesi beş bölmeli,tohumları yuvarlak ve yeşilimtrak gri renkte bir sebze. Faydalı bir sebzedir. Yaş veya kuru olarak sarf edilir. Konserveleri de yapılır. Meyveleri müsilajlıdır. Kabızlık tedavisi ve barsakların düzenli çalışması için faydalıdır.

Bamya çiçeği : Flos Hibisci Dahilen göğüs yumuşatıcı, lapa halinde haricen çıbanları olgunlaştırıcıdır.Kabızlığa karşı etkili ve zararsız bir drogdur.

Banotu : Yumuşak tüylü, otsu bir bitki. Gavur haşhaşı adıyla da bilinmektedir.Meyve çok tohumlu ve bir kapakla açılıp tohumlarını saçan bir kapsüldür.Altı türü vardır. (Siyah Banotu) ile (Mısır Banotu) tedavi sahasında kullanılır. Mısır Banotu Malatya civarında bulunmaktadır. Bilhassa alkaloit endüstrisi için önemlidir. Siyah Banotu hemen hemen bütün Anadolu ve Trakya’da bulunur. Meyvaları çanak yapraklar tarafından sarılan, kapak ile açılan bir kapsüldür. Bu kapsül içinde gri esmer renkli, üzerinde küçük çukurcuklar bulunan çok miktarda tohum bulunur.Bitkinin kullanılan kısmı; yaprakları, kökü ve tohumlarıdır. Yapraklar, bitki çiçekli iken toplanır ve kurutulur. Tohumlar tamamen olgunlaştıktan sonra alınır, güneşte ya da 40-50 derecelik fırınlarda kurutulur. Kuvvetli bir uyuşturucu ve ağrı kesicidir. Bazi müshillerin tesir edebilmesini kolaylaştırır. Bilmeden kullanıldığında zehirlenmelere sebeb olan bir bitkidir.

Besbase : Rhizoma Polypodii Müshil, safra ve balgam söktürücü ve kurt düşürücü etkilere sahiptir.

Bezelye : Taze ve donmuş olarak kullanılabilen bezelye B1, C vitaminleri, protein, lif ve folik asit içerir. Sinir sisteminde sorunları olanlara tavsiye edilir.

Biberiye ( Kuşdili otu) : 1-2 m yüksekliğinde, kışın yapraklarını dökmeyen bir bitki.Kuşdili olarak da bilinir.Yapraklar ve çiçeklerinden uçucu yağ, tanen, acı maddeler, organik asitler ve glikozit elde edilir. Mide ve barsak uyarıcısı, idrar söktürücü ve safra artırıcı etkisi vardır. Uçucu yağ, uyarıcı olarak haricen kullanılır. Ayrıca hazımsızlığı giderir. Çarpıntıları keser, migreni keser.İdrar ve adet söktürür.

Biberiye yağı : Oleum Rosmarini Haricen romatizma ağrılarını dindirici olarak kullanılır.

Boru çiçeği ( çan çiçeği ) : Nefes darlığı , bronşit ve astımın sebep olduğu rahatsızlıkları giderir.

Böğürtlen : Dikenli ve çalı görünümünde bir bitki. Ekilmemis yerlerde, çit, yol ve hendek kenarlarında çok bulunur.Meyva birçok meyvanın oluşturduğu bileşik küre biçimindedir. Kullanılan kısımları yaprakları ve çiçek tomurcuklarıdır. Yapraklar çiçek açmadan toplanır, gölgede kurutulur. Yapraklarda tanen ve organik asitler ihtiva eder. Hafif kabız edici özelliği olmakla beraber; diş etleri, bademcik ve boğaz iltihaplarinda, ishal ve basurda kullanılmaktadır.

Brokoli : Kansere karşı bizi koruyan ve ömrümüzü uzatan müthiş bir sebze. Çok miktarda kalsiyum içerdiği için kemik erimesine birebir. Mineral ve demir eksikliğini gideren brokoli, vitamin deposudur. Brokoli tutkunlarında ender olarak bağırsak ve akciğer kanseri görülür, kalp dolaşım hastalıklarına da pek fazla rastlanmaz. Kadınlarda göğüs kanserini önler. Göğüs kanserine ve spinabifida hastalığına karşı etkili. Brokoli bol miktarda, göğüs kanseri riskini azaltan 'indole' adlı bir madde içeriyor. İndole, göğüs kanserine neden olan östrojen bozukluklarını engelliyor. Ayrıca brokolinin diğer bir özelliği de, spinabifida hastalığını (doğuştan belkemiğinde son omurun kapanmamış olması) önlemesi.

Buğday : Lifli gıdalar sağlıklı bir beslenmenin temelidir. Buğdayın dış kabuklarından elde edilen kepek de, genellikle mısır gevreği türü yiyeceklerle tüketilir. Kepekli buğday unundan yapılan kurabiye vb. bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar ve kabızlığı önler. Buğday tanesinin özü olağanüstü besleyicidir. Vücudun özümsediği kalsiyum, demir ve çinko burada depolanır. Besin değeri, potansiyel olarak yulaf ve mısırdan daha yüksek olan buğday, bağırsak ve rektum kanserini önleyici faktörler içerir. Ama, yulaf ve mısıra kıyasla sindirimi biraz daha zordur.

Ceviz : Yaprakları ve kabuklarıyla hazırlanan ilaçlar kanı temizler, kansızlığı giderir. İshal ve dizanteriyi keser. Verem ve şeker hastalığında hem besleyici, hem de tedavi edicidir. Saç ve elleri boyamakta da kullanılır. Bitki bilimcilere göre bol miktarda A, B1, B2, C, E ve K vitaminleri ile Chinon Juglon adlı aktif madde içeren cevizin hem içi, hem ağacının kabukları hem de yaprakları pek çok sağlık sorununa iyi geliyor. Her sabah kahvaltıda bir miktar ceviz içi yenmesinin zekayı geliştirdiğini belirten uzmanlar, yeşil ceviz meyvelerinin kabukları kaynatılarak içildiğinde erkeklerde cinsel gücü artırdığını belirtti. Vücudu besleyip güçlendiren cevizin yararlarından bazıları şöyle sıralanıyor:

• Nasırlar üzerine konulan ceviz yağı zamanla bunların yok olmasını sağlar.

• Taze dalların kabukları ve meyvelerinin kabukları ile karıştırılıp kaynatılarak elde edilen sıvı mideyi kuvvetlendirir.

• Ceviz yapraklarından yapılan çay iştah açar, mideyi kuvvetlendirir, boğaz hastalıklarına iyi gelir.

• Bir miktar ceviz yaprağı banyo suyuna karıştırılırsa cilt hastalıklarına iyi gelir.

• Ceviz yaprakları pişirilerek çıbanların üzerine sarılırsa iyileşmesini sağlar.

• Ceviz yağı yüz lekelerinin üzerine sürülüp masaj yapılırsa lekeler yok olur.

Ceviz yağı : Juglandis regiae Müshil ve safra artırıcı olarak kullanılır.

Civan Perçemi (Binbir yaprak otu, Kandil Çiçeği) : Bitkinin kullanılan kısmı, yapraklı ve çiçekli dallarıdır. Dallar ve çiçekler henüz tamamen açılmadan toplanır ve gölgede kurutulur. Bitkinin bu kısımları uçucu yağ, sabit yağ ve acı glikozit maddelerini ihtiva ederler. Kuvvet verici, uyarıcı, idrar ve gaz söktürücüdür. İçersindeki Sincolden dolayı antiseptik, balgam söktürücü ve midevidir. Yara iyi edici bir özelliği vardır. Basurda sulu hulasası fitil halinde verilir.

Çakşırotu kökü : Ferulae meifoliae Cinsel kudreti artırıcı olarak etkilidir.

Çamfıstığı : Bronşit, verem, akciğer hastalıklarının çabuk iyileşmesine yardımcı olur. Ruhi çöküntüyü giderir. Kalp hastalıklarında da faydalıdır.

Çamsakızı : Terebenthina Communis Solunum ve idrar yolları hastalıklarında kullanılan etkili bir antiseptiktir.

Çamtere-Bentin yağı : Oleum Terebinthinae Neft yağı olarak da tanınır. Hari- cen romatizma ağrılarını giderici ve saçları besleyici olarak kullanılır

Çekem : Fructus Visci albi Kabız, idrar artırıcı, kusturucu, kuvvet verici ve tansiyon düşürücü etkileri vardır. Romatizma ağrılarında kullanılır.

Çemen : Balgam söktürür. Vücuda rahatlık verir.

Çiğdem (Mahmur Çiçeği) : Bitkinin kullanılan kısmı tohumları ve yumrusudur. İdrar söktürür, Kabızlığı giderir. Kesinlikle tavsiye edilen miktardan fazla kullanılmamalıdır. Çiğdem tohumu ve yumrusundan hazırlanan preparatlar uzun zamandan beri damla hastalığına karşı kullanılmaktadır. Daha çok ziraatta kullanılır.

Çilek : Körpe ve bol sulu çilekler sistemi temizliyor. Cilt sorunları olanlar için de iyi bir meyvedir. Böbrek, idrar yolları ve bağırsak sorunları için de birebirdir. Ayrıca diş etlerini güçlendiriyor, dişlerdeki tartarı önlüyor, ağız kokularını ve boğaz ağrılarını gideriyor. Çilekte yüksek oranda C vitamini bulunduğu gibi, yüksek tansiyon ve kolesterolü düşüren maddeler içeriyor. Çilek C vitamini ihtiyacını karşılar. Ayrıca bol miktarda potasyum içerir ve lifli besinler arasında önemli bir yer tutar. Diyabetli hastalar, çileğe şeker ilave etmemek şaartıyla bu meyveyi bol bol yiyebilirler.

Çörekotu : İştah açar. Vücuda kuvvet ve dinçlik verir. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve bağırsak gazlarını söker. Koklanacak olursa baş ağrısını keser.

Çörekotu yağı : Nigellae sativae Haricen saç dökülmesi ve kepeğe karşı kullanılır.

Çöven kökü : Radix Saponariae albae Tedavide nadiren kullanılır. Bilhassa tahin helvası yapımında kullanılır. İdrar ve balgam söktürücüdür.

Dağçayı : Sideritis Uyarıcı, gaz söktürücü, iştah açıcı ve mide ağrılarını kesici özelliklere sahiptirler.

Defne : Terletir, ateşi düşürür. Vücuda rahatlık verir. İdrar ve adet söktürür. İştah açar. Sinir ağrılarını dindirir

Defne yağı : Lauri expressum Romatizma ağrılarını dindirici ve vücut parazitlerini öldürücüdür. Ayrıca, saç dökülmesini de önler.

Defne yaprağı : Folium Lauri Terletici, antiseptik ve midevi etkilere sahiptir.

Demirhindi : Pulpa Tamarindorum Müshil ve müleyyin bir etkiye sahiptir. Hiçbir tahriş edici etkisi yoktur.

Deniz Kadayıfı : Solunum ve hazım sistemi nezlelerini giderir. Vücudu besleyici olarak da kullanılır.

Deniz Yosunu : Metabolizmanın işleyişini hızlandırıyor. Troid hormonundaki dengesizlikleri engellen maddelir içeren su yosunu, metabolizmayı hızlandırıyor. Ayrıca, B vitamini, kalsiyum ve çinko içeren yosun; deriye, tırnaklara ve saça karşı etkili.

Dereotu : Bitkinin kullanılan kısmı meyveleridir. Meyveler eylül sonunda toplanır ve gölgede kurutulur. Meyvelerinde sâbit ve uçucu yağ, pektin ve azotlu bileşikler vardır. Meyveler yatıştırıcı, mide ve bağırsak gazlarını önleyici olarak kullanılır. Hazımsızlık ve hıçkırığa tesiri iyidir. Yaprakları da yemek ve salatalarda kullanılır.

Deve çökerten : Fructus Tribuli Taş düşürücü, idrar söktürücü ve kuvvet verici olarak kullanılmaktadır.

Devedikeni : Ateş düşürür. Terletir ve vücuda rahatlık verir.

Domates : Kanserden koruyucu ve yaşlanmayı zihinsel ve bedensel olarak yavaşlatıcı bir sebze. C ve E vitaminleri içerir. Domates zengin bir potasyum kaynağıdır ve çok az miktarda tuz bulunur. Yüksek kan basıncını düşürmeye yardımcı olur ve vücudun su tutmasını engeller. Kalp hastalıklarına ve prostat kanserine karşı etkili. 'Beta karotin'e yakın olan likopen içeriyor. Likopen vücudu kalp hastalıklarına karşı koruyan maddeler arasında yer alıyor. Araştırmalar domatesin prostat kanseri riskini azalttığını gösterdi. Haftada en az iki kez domates yiyen erkeklerin, diğerlerine oranla prostat kanserine yakalanma riskleri az

Dut : Beyaz dut yaprakları idrar söktürür. Vücutta biriken suyu boşaltır. Aç karnına yenen beyaz dut bağırsak solucanlarını söktürür.

Dut meyvası : Fructus Mori nigri Meyvalardan hazırlanan şurup, gargara halinde, ağız ve boğaz hastalıklarına (pamukçuk) karşı kullanılır.

Düğün Çiçeği : Kavak merhemi ile birlikte hâricen basura karşı verilmektedir.

Ebegümeci : Göğsü yumuşatır. Öksürük keser. Mide bulantısı ve kusmaları önler. Ateşi düşürüp vücuda rahatlık verir. Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Dişeti hastalıklarını tedavi eder.

Eğir kökü : Rhizoma Calami aromatici Gaz söktürücü, terletici ve antispazmotiktir. Dahilen Prostat, haricen ise romatizma için kullanılır.

Eğreltiotu : Barsak parazitlerine karşı çok eski târihlerden beri kullanılmaktadır. Toz veya hulasa hâlinde alınır. Tavsiye edilen miktardan fazla alınmamalıdır.

Elma : Günde bir elma yemek doktoru evinizden uzak tutar. İki elma yerseniz, kalp ve dolaşım sorunlarına karşı korunmuş olursunuz. Kolesterolü yok eder ve kabızlığı önler. Sindirimi kolaylaştırır. Kokusu rahatlatır ve kan basıncını düşürür. Artrit, romatizma ve gut hastalıklarına karşı da yararlıdır.

Enginar : Kandaki üre ve kolesterolü düşürür. İdrar söktürür. Kandaki şeker miktarını ayarlar. Damar sertliği ve kalp hastalıklarını önler. Böbrekteki kumların dökülmesine yardımcı olur. Prostat, meme ve rahim ağzı kanserine karşı iyi gelir. Enginarın içinde bulunan Silymarin maddesinin, hücrelerin hasar görmesini engellediğine işaret eden araştırmacılar, ayrıca Silymarin maddesinin, prostat, meme ve rahim ağzı kanserini önleme konusunda da etkili olduğunu belirtti. Enginarın içinde, fiber, magnezyum, folate ve C vitamini bulunduğu, bu sebzeyi bol miktarda tüketenlerin, bulundukları yaşın daha altında gösterdikler.

Fesleğen : Öksürüğü keser. Baş dönmesini durdurur. Arı sokmasında faydalıdır. Ağız yaralarını tedavi eder. Fesleğen kokusu, sivrisinek ve tahtakurusu gibi haşaratları kaçırır.

Fındık : Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Vücuda kuvvet verir. Nekahat devresinin çabuk geçmesini sağlar.

Funda ( Süpürge Otu) : Bâzı türlerinin dalları ipek böcekçiliğinde askı olarak kullanılır. Dalları çalı süpürgesi yapımında, ayrıca yakacak olarak kullanılır. Genel olarak idrar yolları taşlarına karşı idrar söktürücü olarak kullanılır. Funda ayrıca, ishal ve böbrek taşları tedavisinde kullanılır. Zeytinyağı ile hazırlanan merhemi çıban ve egzamada faydalıdır. Zayıflamak için de kullanıldığı bilinmektedir.

Gelincik : Nefes darlığı, astım ve bronşitte rahatlık verir. Kan tükürme ve kusmayı önler. Yanıkları iyileştirir.

Ginseng : Ginseng Kalp kuvvetlendirici ve yorgunluğu gidericidir. Cinsel gücü artırıcı etkileri vardır.

Greyfurt : C vitamini bakımından çok zengindir. Yarım greyfurt günlük C vitamini ihtiyacının yüzde altmışını sağlar. Kolesterol oranını düşüren pektin maddesi bulunur. Kansere karşı koruyucu özellik taşır. İştah açar.

Gül : Gülden gülyağı ve gülsuyu elde edilir. Gülyağı kozmetik ve parfümeride kullanılır.Gülyağının antiseptik (mikrop öldürücü) etkisi vardır. Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Göz kanlanmaları ve göz nezlesinde etkilidir. Dâhilen ise hafif müshil etkilidir. Gülsuyu ve gül reçelleri halk arasında yaygın olarak kullanılır.

Gülhatmi : Balgam söktürür. Vücuda rahatlık verir. Nezle ve öksürükten kaynaklanan şikayetleri giderir. Boğaz, bademcik ve diş eti iltihaplarında kullanılır. Barsak iltihaplarında etkilidir.

Günlük : Gummi Olibanum Dahilen kuvvet verici, yatıştırıcı, kabız, idrar artırıcı, adet söktürücü, adet getirici ve romatizma ağrılarını dindiricidir.

Günlük Ağacı : Ağacın yongaları kurutulur, günlük ve buhur olarak kullanılır. Nefes darlığını giderir. Tütsü olarak kullanılır.

Güzelavratotu : Ağrı kesici ilaç yapımında kullanılır. Ayrıca, mide, barsak, astım, kalp, sinir ve beyin hastalıklarının tedavisi için yapılan ilaçlarda da kullanılmaktadır.

Halile ( Kara sarı) : Fructus Myrobalani Sarı halile müshil, Kara halile ise kabız olarak kullanılır. Haricen ise yara iyileştiricidir.

Hanımeli : Tıpta yaprakları gargara yapmak için, çiçekleri antispazmodik olarak, meyveleri de idrar söktürücü ve kusturucu olarak kullanılır.

Hardal tohumu : Sinapis nigrae Haricen lapası, yakısı ve banyosu yapılir. Kanı cilde toplamak ve ağrı kesmek için kullanılır.

Haşhaş : Bitkinin kullanılan kısımları ham meyvelerinin çizilmesi ile elde edilen afyon, kurutulmuş ham meyveler, yapraklar, tohumları ve tohumlarından elde edilen yağıdır.Bilhassa hâricen kullanılan bâzı merhemlerin bileşimine girer ve ağrı dindiricidir.Bileşiminde toplanma zamanına göre değişen afyon alkaloitleri vardır. Harici ağrı dindirici olarak, özellikle diş hekimliğinde kullanılır. Tohumlarının yağı ise, tohumları soğukta tazyik edilmesi sûretiyle elde edilen yağdır. Soğukta elde edilen yağın bileşiminde asitler az, sıcakta elde edilen yağın ise asitleri fazladır. Soğukta elde edilen yağ, bâzı merhemlerin bileşimine girer. Sıcakta elde edilen yağ, yemek yağı ve sanayide sabun yapımında kullanılır. İçerdiği zehirli maddeli dolayısıyla, hekim kontrolü ve tavsiyesi olmadan kesinlikle kullanılmamalıdır.

Hatmi : Ağız, boğaz ve dişeti iltihaplarını iyileştirir. Bağırsak iltihaplarını giderir.

Hatmi çiçeği : Flos Altheae Göğüs yumuşatıcı ve tahrişleri gidericidir.

Havacıva : Radix Alkannae Kabız ve yara iyileştiricidir.

Havuç : Haftada beş kere yendiği takdirde Harvard'ın araştırmalarına göre kadınlarda kalp enfarktüsünü, felç tehlikesini yüzde 68 oranında azaltıyor. Günde iki havucun erkeklerde kandaki kolesterolü yüzde 10 oranında azalttığı görülmüştür. Her gün yenen bir havuç da akciğer kanseri tehlikesini yarıya indiriyor. Havuçtaki Beta-Karotin de gözleri yaşlılığın getirdiği görme zayıflığından koruyor ve bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. Mide ve bağırsak kanamalarını önler, kansızlığı giderir, anne sütünü arttırır, yüz ve boyun kırışıklıklarını giderir, idrar ve bağırsak gazlarını söktürür, ülserdeki şikayetleri giderir. Kansere karşı etkili olduğu gibi cildin kurumasını da engelliyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Beta karotin (kansere neden olan serbest radikallari durduruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor) içeren havucun en büyük özelliklerinden biri içerdiği bu maddenin cildin kurumasını engelleyen A vitaminine dönüşebilmesi.

Havuç tohumu : Dauci carotae Midevi, gaz söktürücü, gebeliği önleyici ve cinsel gücü artırıcıdır.

Hayıt : İdrar söktürür. Sancıları keser. Aybaşı kanamalarını düzenler. Anne sütünü artırır. Hazımsızlığı giderir. Karın ağrısı ve ishali keser. Ayak şişlerini indirir. Akrep ve arı sokmalarında kullanılır.

Hayıt tohumu : Agni-Casti idrar artırıcı, gaz söktürücü ve yatıştırıcıdır.

Hindistancevizi : İdrar söktürür. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur. Mide ağrılarını giderir.

Hint yağı : Oleum Ricini İnce barsak üzerinde etkili olan ve tahriş yapmayan bir müshildir

Hodan : Bitkinin çiçekleri ve yaprakları kullanılır. Fazla miktarda müsilaj, reçine, mâdenî tuzlar taşır. Yapraklar ve çiçekler ter verici, idrar ve balgam söktürücüdür. Boğaz ağrılarına ve öksürüğe karsı kullanılır.

Hurma : Kalbimizin yeni dostu bulundu: Hurma Bugüne dek kalp ve damar hastalıklarından korunmada elmanın sihirli gücü biliniyordu. İsrailli bilimadamları kalbin gerçek dostunun hurma olduğunu kanıtladı. İsrailli bilim adamları, hurmanın, kalp ve damar hastalıklarından korunmak için önerilen elmadan daha etkili olduğunu açıkladılar. İsrail'de yapılan bir araştırmada, elma ve hurmanın yararları karşılaştırıldı. Hurmanın lif, mineral ve fenol açısından zengin olduğunu söyleyen bilim adamları, elmada daha fazla bakır ve çinko bulunduğunu, buna karşılık hurmada sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum ve demir miktarlarının elmadan iki kat fazla olduğunu belirttiler. Bilim adamları, düzenli yenilmesi halinde kalp ve damar hastalıkları riskini azaltan bu meyvelerin içindeki yararlı maddelerin daha çok kabuklarında bulunduğunu kaydettiler.

Hünnap : Jujubae Göğüs yumuşatıcı, öksürük kesici, müshil ve kan temizleyicidir. Şeker hastalığına karşı da kullanılır.

Hüsnüyusuf : Mide üşütmesinden doğan şikayetleri giderir. İktidarsızlıkta da faydalıdır.

Ihlamur : Ihlamur çiçeği yatıştırıcı, idrar verici, göğüs yumuşatıcı ve balgam söktürücü olarak çay halinde kullanılır.Ihlamur çiçeği banyosunun da yatıştırıcı bir özelliği vardır. Balla karıştırılıp içilirse mide ülserine faydalıdır. Kan dolaşımını düzenler.

Isırgan : Dıştan tatbik edildiği zaman iç organlarda biriken kanı çeker. Burun kanamalarını keser. Balgam söktürür.

Ispanak : Kalp hastalıklarına, felce, yüksek tansiyona, yaşlılığın getirdiği göz hastalıklarına, kansere, hatta psişik rahatsızlıklara karşı da etkili bir sebze. Göz hastalıklarına ve derideki lekelenmelere karşı etkili. Ispanak içerdiği iki kimyasal madde sayesinde görme bozukluklarına karşı etkili. Haftada 6 kez ıspanak yiyenlerin yüzde 86 oranında yaşın ilerlemesiyle birlikte ortaya çıkan derideki lekelenmeler gibi bir sorunlarının olmayacağını gösteriyor. Ayrıca yaşla birlikte ortaya çıkan göz hastalıklarına karşı da etkili. Bir porsiyon ıspanak, günlük demir ihtiyacımızın onda birini karşılıyor.

İğde çiçeği : Flos Elaeagni Kabız, kuvvet verici ve antiseptiktir. C vitamini deposudur. Gribe karşı etkilidir.

İncir : Bağırsakları yumuşatır. Kabızlığı giderir. Bronşit, öksürük ve boğaz ağrılarında faydalıdır. Enerji verir.

Kabak : Tohumları (çekirdekleri) tenya ve kurt düşürücü olarak bilhassa çocuklarda kullanılmaktadır. Tohumlar diş kabuklarından ayrılarak dövülür, şekerle karıştırılarak verilebilir. Ortalama doz çocuklarda 40 gr büyüklerde takriben 100 gr’dir. Kabak çok besleyici özelliktedir C ve B1 vitamini ihtiva eder. Pişirilen etli kısmı yiyecekten başka çıban ve şiş yerlere lapa olarak da tatbik edilir.

Kafur : Camphora Sinir sistemi, solunum ve kalp üzerinde uyarıcı etkileri vardır.

Kahve : Kahvede kafein alkoliti vardır.Kafeinin az miktarının damarları genişletmek sûretiyle uyarıcı etkisi vardır.Kalbi kuvvetlendirir, sindirimi kolaylaştırır, böbrek damarlarını genişleterek idrarı çoğaltır, solunumu hızlandırır. Kanı beyne çekerek, beynin faaliyetini arttırır ve narkotiklerle zehirlenmelere karşı kullanılır. Fazla miktarda alındığında uyarıcı etki fazlalaşır, kalbin çarpıntısını arttırır, kulakların uğuldamasına sebep olur.

Kakao : Kafeinden dolayı kahvede olduğu gibi yatıştırıcı ve uyarıcı etkisi vardır. Az miktarı kalbi kuvvetlendirir, sindirimi kolaylaştırır, idrar söktürür. Fazla miktarı zararlıdır.

Kakao yağı : Oleum cacao Basur memelerini, kadınların göğüslerindeki yara ve çatlakları yumuşatmak için haricen kullanılır.

Kakule : Cardamomi İştah açıcı, gaz söktürücü ve midevi etkilere sahiptir. Kahveye konur.

Kantaron : Çayı kuvvet verici, iştah açıcı, ateş düşürücü ve hazmı kolaylaştırıcı olarak verilir. Ayrıca astım ve mide ağrılarında da faydalı olduğu bilinir.

Karabaş Otu : Ağrıları dindirir. Kalbe kuvvet verir. Balgam söker. Uyuşukluk giderir, zindelik verir.

Karabaş yağı : Lavandulae Romanae Haricen ve dahilen antiseptik olarak kullanılır.

Karabiber : Mideyi ısıtır. iştah açar. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve barsaklardaki mikropları öldürür. Enerji verir. Afrodizyak özelliği vardır.

Karanfil : Mikropları öldürür. Ağrıları dindirir. Sinirleri uyarır. Hazmı kolaylaştırır. Koku giderir. İştah açar.

Karanfil yağı : Oleum Caryophylli Dişhekimliğinde antiseptik ve ağrı kesici olarak, dahilen ise gaz söktürücü olarak kullanılır.

Karnabahar : Zihin yorgunluğunu giderir. Afrodizyak özelliği vardır. Sinirleri kuvvetlendirir. İdrar söktürür. Dalak hastalıklarına iyi gelir. Şeker hastalarına faydalı olduğu bilinir.

Karpuz : Vücuttaki toksinleri temizler ve böbrekteki kumları eriterek sıhhat ve zindelik kazandırır. Ayrıca kemik gelişimine de yardımcı olur.

Kasımpatı : Böcek öldürücü ilaç yapılır.

Katırtırnağı : İdrar ve balgam söktürür. Hazmı kolaylaştırır. Böbrek ve safrakesesi taşlarının düşürülmesine yardım eder. Mesane hastalıklarını tedavi eder. Romatizmada faydalıdır. Kabızlığı giderir. Kalp hastalıklarında kullanılır.

Kavun : Kavun meyve olarak çok yenildiği gibi tohumları (çekirdekleri) de tıbbî olarak kullanılmaktadır. Olgun kavunların çekirdekleri kurutulur. Çekirdekler halk tabâbetinde öksürüğe karşı (çekirdekleri suda, suyu yarıya ininceye kadar kaynatılıp içilmesiyle) kullanılır. Ayrıca kavun, sinirleri yatıştırır, böbreklerdeki kanı temizler, taşların düşürülmesine yardımcı olur. Barsaklarda ülser ya da iltihab olanlarla, şeker hastaları ve yüksek tansiyonu olanlar yememelidir.

Kayın Ağacı : Avrupa kayınının tohumlarından elde edilen yağ, yemek yağı olarak margarin endüstrisinde kullanılır. Kayın katranının distilasyonundan antiseptik olarak kullanılan kreozot elde edilir. Bu da dıştan romatizma ve deri hastalıklarına karşı kullanılır. Kabuklarının suda kaynatılmasıyla elde edilen su yüz lekeleri ve çilleri giderir.

Kayısı : Çekirdeklerinden yağ elde edilir. Etli meyvesi şeker, organik asitler ve C vitamini ihtivâ etmesi bakımından önemlidir. Çekirdek içinden elde edilen yağ badem yağı yerine, yaprakları derelerde balıkları sersemleterek tutmak için kullanılır.

Kaynanadili : Dizanteri ve ishali giderir.

Kebabiye : Cubebae Solunum sistemi antiseptiğidir. Belsoğukluğunda kullanılır.

Keçiboynuzu : Olgun meyveleri gıda olarak kullanılır. Kuru meyvelerin temizlenmiş unu bilhassa süt çocuklarının mide ve barsak bozukluklarında kullanılır. Ayrıca göğsü yumuşatır ve balgam söker. Sigara tiryakileri için faydalıdır.

Kekik : Bedeni kuvvetlendirir. Hazmı kolaylaştırır. Kalp çarpıntısını keser. Bağırsak iltihaplarını iyileştirir. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardım eder. Kandaki şeker miktarını azaltır.

Kekik yağı : Oleum Thymi Dahilen safra artırıcı, kurt düşürücü ve ağrı dindirici, haricen ise antiseptik olarak kullanılır.

Kenevir : Merkezî sinir sistemine etki eder, yatıştırıcı ve uyuşturucudur. Hazım sistemine pek tesiri yoktur.

Kereviz : Kerevizde B vitamini, demir ve kireç vardır. Kereviz unutkanlığı ve sinir yorgunluğunu giderir, idrar söker, böbrek taş ve kumlarının düşürülmesine yardım eder, kan ve süt yapar, karaciğeri temizler. Şeker, yüksek tansiyon ve romatizma da da faydalıdır.

Kereviz tohumu : Apii graveolentus Uyarıcı ve iştah açıcıdır. Prostat için kullanılır.

Kestane : Kabuklarının suda kaynatılması ile elde edilen çay, ateş düşürür ve sinirleri yatıştırır. Meyvesi kasları kuvvetlendirir. Kan dolaşımını düzenler. Varis ve basur memelerinin meydana gelmesini önler. Karaciğer yorgunluğu ve şişliğini geçirir. Kansızlığı giderir. Damar sertliği ve yüksek tansiyondan şikayet edenlerle, şeker hastaları yememelidir.

Keten tohumu : Semen Lini Müshil, sindirim sistemi iltihapları ve tahrişlerine karşı koruyucudur.

Keten yağı : Oleum Lini Bezir yağı olarak bilinir. Yara ve yanık tedavisinde kullanılır.

Kına Ağacı : Ayak terlemesine engel olur. Dolamada kullanılır. Uyuz ve egzamaya iyi gelir. Guatrın üzerine bağlanırsa fayda görülür. Ağız yaraları ve deri çatlaklarını tedavi eder, saçları besler ve kuvvetlendirir.

Kınakına : Ateş düşürür. Sıtmayı tedavi eder. Tifoda faydalıdır. Ağır ve mikrobik hastalıkların nekahat devresini kısaltır. Cilt kaşıntılarında faydalıdır. İştah açar. Kuvvet verir. Kabızlığı giderir.

Kısa mahmut : Chamaedrys midevi, uyarıcı, şeker hastalığına karşı etkilidir.

Kızılcık : Kızılcık meyvelerinden ezme, marmelat, meyve suyu yapılır. Kabız edici özelliği vardır. Gıdâ olarak istifâde edildiği gibi kabukları ateş düşürücü olarak kullanılır.

Kiraz : Aspirin yerine kiraz Kiraz yemek ağrıların dindirilmesinde aspirinden çok daha etkili oluyor. Michigan eyaletinde yaşayanlar, bu yörede çok yetiştiğinden, bol bol kiraz yiyorlar. Kimileri bu meyvenin gut ve mafsal iltihabından kaynaklanan ağrılara birebir olduğunu ileri sürüyor. Michigan Eyalet Üniversitesi'nden Muraleedharan Nair kirazda bulunan ve ''antosiyanin'' olarak bilinen kırmızı renkteki kimyasalların bu etkiyi yaratabileceğine dikkat çekiyor. Nair ve ekibi genelde uygulanana deneylerden yararlanarak söz konusu belişimlerin aspirin ve ibuprofen gibi ağrı kesicilerde bulunan enzimleri içerip içermediğini araştırdı. Ardından kimyasalların serbest radikallerin zararlı etkilerini yok edici özelliklerini inceleyerek bunları vitaminlerle karşılaştırdı. Sonuçta, 20 kirazda 12-25 miligram arasında antosiyanin bulunduğu ve bu maddenin ağrı kesici etkisinin aspirinden on kat daha fazla olduğu görüldü. Kirazda bulunan antosiyanin maddesinin E ve Ca vitaminlerine benzer antioksidan etkiler yarattığına da tanık olundu. Nair'e göre, günde 20 kiraz yemek bir aspirin almakla özdeş etki yaratıyor. Nair kirazdaki antosiyaninin tablete dönüştürülmesine çalışıyor.

Kişniş : İştah açıcı, barsak gazlarını giderici, teskin edici, bas dönmesine karşı kullanılır.Fazlası zararlıdır.

Kitre : Tragacantha Boğaz hastalıkları ve iltihaplarında koruyucudur.

Kivi : Bir kivide, bir portakalda olan C vitamininin iki katı vardır. Potasyum bakımından da zengindirler. Sindirimi kolaylaştırır ve kabızlığı önler.

Kudret narı : Momordicae charantiae Mide ve barsak ülserine karşı dahilen kullanılır. Yara, çıban ve ekzemalarda haricen kullanılır.

Kuşburnu : Çok yoğun vitamin zenginliği nedeniyle gözlerin dostudur. Vücuda dirilik sağlar. 100 gram kuşburnunda bir sandık portakala eşdeğer C vitamini vardır. İyi bir raşitizm ilacı, etkin bir kan temizleyicisidir. Güçlü bir kurt düşürücü ve bağırsak yumuşatıcısıdır. Mide kramplarına ve sindirim sistemi zorluklarına karşı faydalıdır. Romatizma ağrılarını gideriyor. Basur tedavisinde iyi sonuç veriyor.

Kuşkonmaz : Hazımsızlığa karşı etkili. Antitoksit maddeler içeren bu sebze böbreği toksinlerden arıtıyor ve besinlerin hazmedilmesini kolaylaştırıyor

Lahana : Kansere karşı etkili olduğu bilinen sebzelerin başında gelir. Bol miktarda B, C ve E vitamini, potasyum içerir. Özellikle meme ve rahim kanserine karşı etkilidir. Vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar. Kandaki şeker miktarını düşürür. Sarılık ve safra kesesi hastalıkları için iyidir. Astıma faydalıdır. Bağırsak kanserine karşı etkili. Lahana kanser hücrelerinin üremesini engelleyen kimyasal bir madde (isotiocyanates) içeriyor. ABD'de yapılan bir araştırmaya göre, haftada bir gün lahana yiyenlerin bağırsak kanseri olma riskleri üçte iki oranında azalıyor.

Lavanta : Lavanta çiçeği, kuvvet verici, idrar söktürücü ve romatizmaya karşı çay hâlinde kullanılır. Çok iyi bir koku vericidir. Hâricen yatıştırıcı olarak da kullanılır. Parfümeri sanâyiinde kullanılan önemli bir bitkidir.

Limon yağı : Oleum Limonis Uyarıcı ve koku verici olarak kullanılmaktadır.

Mahlep : Pruni mahaleb Afrodizyak, balgam söktürücü, nefes darlığı ve prostat için, ayrıca şeker hastalığına karşı kullanılır.

Mantar : Bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Özellikle Çinliler'in ilaç niyetine yedikleri bu sebze, bünyeyi hastalıklara karşı koruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

Marul : Kemik erimesine karşı etkili. Sütten bile daha fazla kalsiyum içeren bu sebze, kemikleri güçlendirmesi açısından bir numara. 100 gramında, küçük bir bardak sütün içinde bulunan kalsiyumdan daha fazlasına sahip. Bu miktar günlük kalsiyum ihtiyacının dörtte birine tekabül ediyor.

Maydanoz : Salata ve yemeklerin süsü maydanozun nerdeyse deva olmadığı dert yok gibi.. A ve C vitamini ile demir, kükürt, fosfos ve mangan elementleri deposu olan maydanoz sindirimi kolaylaştırıyor, böbrek taşlarını düşürüyor, görme gücünü ve anne sütünü artırıyor. Bir demir deposudur. Genellikle taze yenen maydanozda, kalsiyum, potasyum ve A vitamini vardır. Bir tutam maydanoz, günlük C vitamini ihtiyacının çoğunu karşılar. Böbrekleri çalıştırarak idrar getirir ve taşları düşürüyor , kan şekerini normal seviyede tutar ve kansere karşı da koruyucudur. Yatmadan evvel yenildiğinde sabahları tatlı bir nefesle uyanmamızı sağlar. Anne sütünü artırır. Vücuttaki zehirli maddeleri dışarı atar. Görme gücünü artıyor, kaynatılıp içiildiğinde ve cilde bu suyla pansuman yapıldığında sivilcelere iyi geliyor. Kaynatılan maydanozun suyu gözlere pansuman yapıldığında gözdeki iltihaplanmaları önlüyor ve yanmayı geçiriyor. Kaynatılıp sirke ile saçlar yıkandığında saçların uzaması ve kuvvetlenmesini sağlıyor..

Mazı : Yaprakları siğilleri yok etmekte kullanılır. Kozalağından barsak kurdu düşürücü ilaç yapılır. Gebe kalmayı önlemek için kullanılır. Bazı zehirlenmelerde panzehir olarak kullanıldığı bilinir. Basur memelerinde de faydalıdır.

Melekotu : Kan dolaşımını düzenler. Terletir. Kurutulmuş melekotu dövülüp başa sürülecek olursa bitleri öldürür. Astım nöbetlerine faydalıdır.

Melissa : Yapraklar yatıştırıcı, mîdevî, gaz söktürücü, terletici ve antiseptik etkilere sâhiptir. Huzursuzluk ve sıkıntıları giderir. Hafıza zayıflığına faydalıdır. Baş dönmesi ve kulak çınlaması gibi şikayetleri keser. Hazımsızlık, baş ağrısı ve migrende de faydalıdır. Daha çok çay hâlinde kullanılır.

Menekşe : Bitkinin çiçekli dalları idrar söktürücü, bâzı deri hastalıklarında kan temizleyici olarak ve romatizmaya karşı kullanılır.

Menengiç : Terebinthina Chia Dahilen idrar ve solunum yolları antiseptiği olarak kullanılır.

Mersin : Meyveleri yemiş olarak, kabızlık giderici ve antiseptik olarak kullanılır.

Mersin yağı : Oleum Myrti Dahilen bronşit, verem ve belsoğukluğu gibi hastalıkların tedavisinde ve şeker hastalığına karşı kullanılmaktadır.

Meyankökü : Grip, nezle, anjin ve nefes darlığına faydalıdır. Öksürük ve balgam söktürür. Yüksek tansiyonu düşürür.

Mısır : Yüzde 18.3 gibi yüksek oranda lif içeriyor. Mısırın içeriğindeki yüksek karbonhidrat, enerji seviyenizi yükseltir. İçinde protein, kalsiyum, demir, fosfor, A ve B2 vitaminleri bulunur.

Mısır püskülü : Stylus Maydis İdrar söktürücü ve taş düşürücüdür.

Mine Çiçeği (Güvercin otu) : Tıbbî olarak, kabız edici, teskin edici etkisi vardır. Baş ve mafsal ağrılarını dindirir. Yorgunluğu ve uykusuzluğu giderir.

Muskat : Myristicae Gaz söktürücü ve antiseptik olarak bilhassa karın ağrıları için kullanılır.

Muz : Folik asit, potasyum ve B6 vitamini bakımından son derece zengin bir meyvedir. Potasyum krampları önler.

Mürsafi : Gummi Myrrihae Antiseptik ve uyarıcıdır. Bilhassa solunum yolu hastalıklarına karşı kullanılır.

Nane : Yapraklari çay hâlinde yatıştırıcı, mîdevî, gaz söktürücü, bulantıyı giderici olarak kullanılır. Bunun yanında çeşitli ilâçların terkibinde kullanıldığı gibi, yaprakları çiğ veya kurutulmuş olarak yemeklere konur. Nâne esansı, çok miktarda zehir etkili olmasına karşılık az miktarı mîde ağrılarına ve bulantılara karşı kullanılabilir. Nâne uçucu yağı da oldukça fazla kullanılan bir yağdır.

Nane yağı : Menthae Piperitae Hafif antiseptik, ferahlatıcı, koku verici ve mide bulantılarını giderici olarak kullanılır.

Nar : Vücudu kuvvetlendirir. İshali keser. Burun poliplerine faydalıdır. Şerit düşürür. Kalbi kuvvetlendirir. Mide, bağırsak hastalığı olanlar, küçük çocuklar ve hamileler fazla kullanmamalıdır.

Nazarotu : Ekzama, basura karşı ve tütsü olarak kullanılır.

Nergis : Kusturucu ve ishal etkilidir. Kurutulmuş çiçekleri yatıştırıcı , müshil ve ateş düşürücü olarak çay hâlinde kullanlır.

Nilüfer : Kökleri kabız edicidir. Beyaz nilüferin çiçekleri, yatıştırıcı ve uyuşturucudur.

Nohut : Vücudu kuvvetlendirir. Anne sütünü arttırır.

Oğulotu : Folium Melissae Yatıştırıcı, midevi, terletici ve antiseptiktir.

Okaliptus : Özellikle solunum yolu hastalıklarında kullanılır.Öksürüğü keser, boğaz ve burun iltihaplarını giderir. İdrar yollarını temizler. Hâricen deri üzerine sürülmek sûretiyle antiseptik olarak da kullanılır. Ökaliptus yaprakları doğrudan doğruya kaynatılarak kullanıldığı gibi, yağının tıpta da pekçok faydaları vardır. İlâç olarak veya kaynatma ile buğu, koku hâlinde de kullanılır. Yapraklar nefes darlığı, kabız, balgam söktürücü olarak, haşere sokmalarına, her nevî ateşlenmeye, nezle, nevralji, bronşit, romatizma, şeker, üremi gibi hastalıklarda, yağ veya ekşitilerek sirke, toz sabun, pudra ve mâcun şeklinde kullanılır.

Okaliptüs yağı : Oleum Eucalypti Antiseptik olarak haricen kullanılır.

Ökseotu : Kalbin atışlarını arttırır. Damar kireçlenmelerinde faydalıdır. Sara ve akciğer kanamalarında kullanılır.

Pancar : Karaciğerin düzenli çalışmasını sağlar. Kansızlığı giderir. Şeker hastalığı ve vereme karşı korur. Mide ve barsakları kuvvetlendirir. Sinirleri yatıştırır.

Papatya : Çiçek durumu başları, çiçek açmadan önce toplanarak gölgede kurutulur.Çay hâlinde sabahları aç karnına bir bardak içilebilir. İdrar çoğaltıcı, iştah açıcı, yatıştırıcı ve gaz söktürücü etkilere sâhiptir. Basur memelerinde ağrı kesici, tedâvi edici etkiye sâhiptir. Boyar madde olarak da kullanılır.

Patates : Kızarmış yemezseniz kilo aldırmaz. Sindirimi kolaylaştırır, kabızlığı önler. Yorgunluğa karşı birebirdir. Bol miktarda C vitamini ve protein içerir. Halsizliğe karşı etkili. Vücuda enerji veren madde olan karbonhidrat içeren patates, C ve E vitaminleri ve beta karotin açısından en zengini. 100 gram patateste 80 kalori, 2 gram protein, 17 mg karbonhidrat, 7 mg kalsiyum, 53 mg fosfor, 20 mg C vitamini var. Yılın hiçbir zamanı bulmakta da güçlük çekmezsiniz. Her zaman söylenir, bir kez daha söylense sorun olmaz; patatesin besin değerinin büyük kısmı kabuğunda olduğundan soymak yerine özel bıçağı ile kazımak daha iyidir. Yine kabukları soyularak pişirilen patates C vitaminin yüzde 25’ini kaybediyor. Bu nedenle patatesi fırında kabuğuyla veya buharda ya da az suda pişirmek gerek.

Patlıcan : Kansızlığı giderir. Karaciger ve pankreasın düzenli çalışmasını sağlar. Kilo vermeye yardımcı olur. Böbrek yanmaları ve ağrılarını keser. Sinirleri yatıştırır. Kalp çarpıntılarını giderir. Cilt hastalıkları, şeker, mide, barsak ve karaciğer hastalıkları aşırı derecede olanlar yememelidir.

Pelinotu : Herba Absinthii Midevi, ateş düşürücü, adet getirici etkileri vardır.

Pırasa : İdrar söktürür. Mide rahatsızlığına iyi gelir. Kabızlığı giderir. Basur memeleri için faydalıdır. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur.

Portakal : Antioksidantlar ile dolu bir meyve. Kanseri önleyici olarak bilinen bütün maddeleri içeriyor. Ayrıca bol miktarda C vitamini içeriyor. Kilo almaya engel olur. Kandaki kolestorolü düşürür.Vucüdun C vitamini, potasyum, protein, B ve E vitaminleri ile kalp hastalıkları ve antikanserojen maddeler ile kanser riskini azaltıyor, kolestorolü düşürüyor

Rezene : Foeniculi Midevi, gaz söktürücü ve süt artırıcıdır.

Safran : Sinir sistemini uyarıcı, iştah açıcı, âdet söktürücü, koku ve renk verici olarak kullanılır.Fazla miktarda kullanılmamalıdır. Hamileler kesinlikle kullanmamalıdır.

Salatalık : Salatalığın kendisi ya da suyu cildimizi bir tonik kadar temizler. Salatalık kabızlığı önler, böbrek ve kalp hastalıklarında vücutta biriken suyun atılmasına yardımcıdır. Kalp hastalıkları ve enfeksiyonlara karşı etkili. Kükürt içeriyor ve bu madde vücudun enfeksiyonlara karşı dayanıklılığını artırdığı gibi, kolestrolü de düşürüyor.

Salep : Öksürük ve bronşite faydalıdır. Aybaşı kanamalarının düzenli olmasını sağlar. Zihni çalıştırma gücünü arttırır.

Sandalos : Sandaraca Haricen ve dahilen romatizma ağrılarını dindirici olarak etkilidir.

Sarı kantoron : Herba Hyperici Dahilen antispazmotik, kabız, yatıştırıcı, haricen ise antiseptik ve yara iyileştiricidir.

Sarısabır : Aloe Kalın barsağa etkili bir müshildir.

Semizotu : Mide ve barsak kanamalarında ve kanlı idrarda faydalıdır. Kanı temizler. Şeker hastalığında susuzluğu giderir. Uykusuzluk, sinir ve zihin yorgunluğunda faydalıdır.

Servi kozalağı : Cupressi Çocukların gece işemelerinde, haricen basura ve kokulu ayak terlemelerine karşı kullanılır.

Sığla yayı : Styrax Liquidus Haricen antiseptik, yara iyi edici ve anti paraziter olarak kullanılır.

Sinameki : Memleketimizde çok kullanılan müshil ilâcıdır. Kolit ve spastik kabızlıkta kullanılmaz.

Soğan Ve Sarımsak : Yüksek tansiyon ve kalp hastalığı tehlikesini azaltırlar. Soğan, mide kanserine yakalanma riskini; sarımsak da bağırsak kanserine yakalanma riskini azaltıyor. Sarımsağın mayasında bulunan maddeler hücrelerin zarar görmesini önleyerek, vücudu erken yaşlanmaya karşı koruyor. Antibiyotik ve nefes darlığını gideren bileşimler içeren sarımsak bağışıklık sistemini de kuvvetlendiriyor. Kalbe ve alerjik hastalıklara karşı etkili. Soğan içerdiği kimyasal maddelerle kalbimizi güçlendiriyor ve alerjik reaksiyonları engelliyor. Newcastle'da yapılan araştırmalar, düzenli bir şekilde soğan yiyenlerin damarlarının tıkanma riskinin azaldığını gösteriyor.

Soya : Uzun yaşamak isteyen herkes mutlaka soya tüketmelidir. Soya, içerisinde östrojen hormonuna benzer işlev gören ve bu hormonun etkilerini sulandıran bir madde içerir ve buda kadın bünyesi için son derece yararlıdır. Çünkü, hücre yenilenmesini hızlandıran östrojen hormonunun aşırı üretimi, göğüs, rahim ve boyun kanserine yakalanma riskini çok arttırır.

Sumak : Kabız edici, kan kesici, antiseptik etkili olup, ayrıca boğaz ve diş etleri hastalıklarında gargara hâlinde kullanılır. Sumak meyveleri de tanen, uçucu yağ ve organik asitler ihtivâ eder. Baharat olarak çok kullanılır.

Susam : Nefes darlığı ve bronşitte faydalıdır.

Susam yağı : Oleum Sesami Dahilen müshil olarak etkilidir. Şeker hastalığına karşı da kullanılır.

Şahtera : Herbe Fumariae İdrar artırıcı, yatıştırıcı, zayıflatıcı ve tansiyon düşürücüdür.

Şebboy : Tohumları kalp üzerine etkili bileşikler taşır.Ayrıca idrar söktürücü ve kabızlığı giderici etkisi vardır.

Şeftali : Çiçekleri kabızlığı giderir ve barsak solucanlarını düşürür. Meyvesi hazmı kolaylaştırır.İdrar yollarını temizler. Bol miktarda idrar söktürür. Basur memelerinden doğan şikayetleri giderir. Safra kesesi ve böbrekler için faydalıdır.

Şeytantersi : Gummi Asa foetida Sinir sistemi yatıştırıcısı, hazmı kolaylaştırıcı ve gaz söktürücüdür.

Taflan : Yapraklardan elde edilen taflan suyu öksürük dindirici olarak kullanılır.Taze meyveleriyse meyve olarak yenilmektedir. Kurutulmuş meyvelerinin tohumlarıysa şeker hastalığına karşı kullanılır.Tâze meyveleri taş düşürücü olarak da kullanılmaktadır.

Tarçın : Ruhi sıkıntıları giderir. Sürmenajda faydalıdır. Kalbi kuvvetlendirir. İştah açar, hazmı kolaylaştırır.

Tarçın yağı : Oleum Cinnamomi İştah açıcı ve midevi olarak dahilen kullanılır

Tere : İştah açar. Hazmı kolaylaştırır. Bronşları temizler, öksürük söktürür. İdrar söktürür, böbrekleri ve idrar yollarını temizler. Kanser, anemi ve lif hastalıklarına karşı etkili. Tere kanserle savaşan sebzelerin arasında olduğu gibi aynı zamanda en fazla kalsiyum, demir ve folik asit içerenlerin başında geeliyor. Tere gibi yeşil sebzeler yiyen kadınların, life ilişkin hastalıklara yakalanma riskleri daha az.

Turp : Böbreklerdeki mikropları öldürür. Kum ve taşların dökülmesine yardımcı olur. Karaciğer şişliğini indirir. Sarılıkta faydalıdır. Safra taşlarının düşürülmesine yardımcıdır. Romatizma, siyatik astım ve bronşite faydalıdır.

Üvez : Özellikle bir şeker olan üvez şeker hastaları rejimi için iyi bir tatlandırıcıdır. Meyveleri ve yaprakları kabız edicidir. Yine meyveleri idrar söktürücü, kadınlarda âdetleri kolaylaştırıcı etkilere sâhiptir. Meyveler C vitaminince zengindir. Yapraklarının çayı şeker hastalığına karşı kan şekerini düşürücü olarak kullanılmaktadir. Zararsızdır.

Üzerklik : Bağırsak kurdundan prostata, hemoroitten karın ağrısına pek çok hastalığa iyi gelmektedir.

Üzerklik tohumu : Semen Pegani Kurt düşürücü, adet söktürücü, uyuşturucu, terletici ve yatıştırıcıdır.

Vişne : İshali keser. Ateşi düşürür. İdrar söktürür. Vücuda rahatlık verir.

Yaban gülü : Kabız edici, idrar söktürücü olarak, böbrek ve safra taşlarına karşı kullanılır. C vitamini yönünden zengin olduğu için de bâzı bölgelerde marmelât yapımında kullanılır.

Yasemin : Çiçeklerinden hazırlanan çay göğüs yumuşatıcı ve sinirleri yatıştırıcı olarak kullanılır.

Yenibahar : Damar sertliğini önler. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve bağırsak gazlarını giderir.

Yeralması : Şeker hastaları için faydalıdır. Besleyicidir. Vücudun direncini arttırır. Kabızlığı giderir

Yılan yastığı : Ateşi düşürür. Terletir, vücuda rahatlık verir. Sinirleri uyarır.

Yosun : Haşlaması barsak kurtlarını döker. Saçlar yikanırsa kuvvetlendirir.

Yulaf : Çocukların hazım güçlüklerini giderir. Bedeni ve ruhi yorgunlukları giderir. Kandaki şeker miktarını azaltır

Zahter : Saturejae hortensis Şeker hastalığına karşı kullanılır.

Zencefil : İştah açar. Kusmayı önler. Bağırsak bozukluklarını giderir.

Zerdaçal : Mîdevî ve gaz söktürücü etkiye sâhiptir.

Zeytin : Zeytinyağı, safrayı artırır. Karaciğeri çalıştırır. Karaciğer ağrılarını keser. Sarılıkta faydalıdır. Yaprak ve kabukları yüksek tansiyonu düşürür. Kandaki şeker miktarını düşürür. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı olur.

Zulumba : Rhizoma Zedoariae İştah açıcı, uyarıcı, idrar artırıcı, balgam ve gaz söktürücüdür.

Komik ve güzel tavşanlar

http://www.resimcenneti.net/resimler/orta/Yavru_Tavsanlar.jpg
http://img220.imageshack.us/img220/4346/tavsanlar05ey6.jpg
http://img1.loadtr.com/b-59085-tav%C5%9Fanlar.jpg
http://img117.imageshack.us/img117/5600/rabbit0103sr.jpg
http://img223.imageshack.us/img223/4285/7045nonameca2ca7fb3ea1.jpg

Dünyanın en büyük en büyük tavşanı



allahım su ayaklara bakın ya...ben tavşan diye buna derim işte..bir gazetede foto sunu görmüştümde nedir bu dedim ya koçaman yaratık gibi bişey..ama yinede sevimli ya.:)) bu tavşanın ismi herman .almanyada yaşıyor ve dunyanın en buyuk tavşanı unvanın elinde bulunduruyor.bu tavşanlar yanı giant rabbit'' sadece Almanyaya özgü bir canlı turuymuş..agırlıgı 22 tam pound (yakşaşık 9,97 kilo,yanlış hesaplamıyorsam eğer) ve dogada 12 yıldan fazla yaşayamıyorlarmış.sahibi Hans Wagner e göre ise bir haftada bir balya ot yiyebiliyormuş..yukardaki foto da görüldügü gibi de zaten sahibi zor kaldırabiliyor..:))

2 Dünya savaşının sebepleri

3 Eylül 1939�da İngiltere ve Fransa�nın Polonya�yı işgal eden Almanya�ya savaş ilan etmesiyle başladı. Almanya, İtalya ve Japonya�nın oluşturduğu Mihver Devletleri ile Fransa,İngiltere,ABD ve SSCB�nin oluşturduğu Müttefikler dünyanın hemen her bölgesinde savaştı. 2. Dünya Savaşı topyekun bir savaştı,yani savaşa giren bütün ülkelerin tüm kaynakları ve insan gücü savaş için kullanıldı. Askerlerin yanı sıra milyonlarca sivil insan öldürüldü. Savaş Portekiz,İspanya,İsveç,İsviçre dışında bütün Avrupa�ya yayıldı. ABD,deniz filosunun Japon uçaklarına bombalanması üzerine Aralık 1941�de savaşa katıldı. 2. Dünya Savaşı Eylül 1945�te bitti. Bu savaşın sonuçlarından dünyanın pek az bölgesi kendisini kurtarabildi. Almanya�da Adolf Hitler�in diktatörlüğü,büyük can kayıpları ve büyük acılar pahasına yıkılabildi. Savaşın sonunda, SSCB ve bazı Doğu Avrupa ülkeleri yeni topraklar kazanırken, Japon ve İtalyan imparatorlukları yıkıldı.

Savaşın Nedenleri:

1. Dünya Savaşı�nın sonunda Almanya yenilmiş ve ağır koşullar içeren bir antlaşma yapmak zorunda bırakılmıştı. Almanlar 1919�da imzalanan Versay Antlaşması�nın haksız maddeler içerdiğini ve yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorlardı. 1920�lerde büyük ekonomik güçlüklerle karşı karşıya kalan Almanya�da 1933�te Adolf Hitler önderliğindeki Naziler iktidara geldi. Hitler,bir yandan Versay Antlaşması�nın geçersiz sayılmasına çalışırken,öte yandan da silahlı kuvvetlerini yeniden toparladı.

1919�da barışı korumak ve uyuşmazlıkları çözümlemek amacıyla kurulan Milletler Cemiyeti,bu görevleri yürütebilmek için gerekli olan yaptırım gücünden yoksundu. ABD bu örgütün dışında kaldı; öbür üyeler arasında da kararlara uymayan devletlere karşı zor kullanma konusunda görüş birliğine varılamadı. Bu sorun, 1931�de Japonya�nın protestolara aldırmayarak Cin�in Mançurya bölgesini ele geçirmesiyle iyice açığa çıktı. Japonya 1930�lar boyunca gücünü arttırdı. 1935�te faşist Benito Mussolini yönetimindeki İtalyanlar,Etiyopya�yı işgal ettiler. Milletler Cemiyeti bu kez de etkin önlemler alamadı.

Bu zayıflıktan yararlanan Hitler, 1936 Mart�ında Almanya�nın Ren Irmağı�nın batısında kalan topraklarına askeri birliklerini gönderdi. Oysa 1925�te Almanya ile Milletler Cemiyeti arasında yapılan antlaşmaya göre bu bölgede hiçbir devlet asker bulunduramayacaktı. Milletler Cemiyeti bu konuda da protestolar dışında yaptırım uygulamadı. Ardından İtalya ve Almanya,İspanya�daki iç savaşta cumhuriyetçi yönetime karşı faşist General Francisco Franco�nun saflarında savaşmak üzere asker gönderdi. böylece yeni silah ve uçaklarını da denediler. Yeni toprak kazanımları ve dünya egemenliği için Almanya,İtalya ve Japonya, Berlin-Roma-Tokyo Mihveri diye adlandırılan bir ittifak kurdular. Bu yüzden bu ülkeler Mihver Devleri adıyla anıldı.

1937�de Japonya,Çin�e karşı topyekun bir savaş başlattı. Bir yıl sonra Almanya,Avusturya�yı işgal etti; ardından da Çekoslovakya�da Alman asıllıların çoğunlukta olduğu Südet bölgesi üzerinde hakkı olduğunu ileri sürdü. İngiltere ve Fransa,Çekoslovakya�yı Hitler�in bu isteğine boyun eğmesinin yararlı olacağına inandırdı ve Eylül 1938�de yapılan Münih Antlaşması�yla bölge Almanya�ya bırakıldı. 6 ay sonra Hitler başkent Prag�ı bombalayacağını söyleyerek gözdağı verince Çekoslovakya Almanya�nın boyunduruğuna girdi.

Almanya�nın sonraki kurbanı 1. Dünya Savaşı�nın ardından bağımsız bir devlet olarak yeniden kurulan Polonya�ydı. İngiltere ve Fransa bu kez Alman saldırısına karşı Polonyalılara yardım edecekleri konusunda kesin güvence verdiler. Almanya,Polonya�ya saldırınca da 2. Dünya Savaşı başlamış oldu.

Avrupa�da Savaş Başlıyor:

Almanya Ağustos 1939�da SSCB ile 0 yıl geçerli olacak bir saldırmazlık paktı imzaladıktan sonra,1 Eylül�de Polonya�ya girdi. İngiltere ile Fransa sözlerini tutarak 3 Eylül�de Almanya�ya savaş ilan etti. Avusturya,Kanada ve Güney Afrika�nın da aralarında bulunduğu başka ülkeler de İngiltere ve Fransa�nın yanında yer aldı. Ama Müttefikler,Alman kara ve güçlerince hızla işgal edilen Polonya�ya yardım edemdi.17 Eylül�de SSCB de doğudan Polonya�ya girdi. Polonya teslim oldu. 80 bin kadar Polonya askeri mücadeleyi sürdürmek amacıyla önce Romanya�ya daha sonra da Fransa�ya giderek burada toplandı.

Ekimde SSCB, olası bir Alman saldırısına karşı bir batıda �tampon devletler� oluşturmak amacıyla,üç Baltık ülkesini, Estonya,Letonya ve Litvanya�yı işgal etti. Ardından SSCB,Finlandiya�dan birliklerine Finlandiya topraklarına girme hakkının verilmesini istedi. Finlandiya SSCB�nin koşullarını kabul etmek zorunda kaldı.

Bunlar olurken batı oldukça hareketsizdi. Fransa,Alman sınırında Maginot Hattı adıyla anılan savunma hattını kurdu. Kuzeydeki İngiliz birlikleri,Belçika�nın savaşa girmemesi nedeniyle Almanlar�la hiç karşılaşmadı.

1940 Nisan�ında Almanlar,Norveç�e saldırdı. Amaçları denizaltıları için üsler kurmak ve İsveç�in kuzeyindeki madenlerden çıkartılarak denizyoluyla Norveç�in Narvik limanına getirilen demire el koymaktı. Alman birlikleri gemilerle geldi ve bir bölümü hiçbir engele karşılaşmazsınızın Norveç kıyılarına çıktı. Bir bölümü de İngiliz deniz güçleriyle,iki tarafın da eşit kayıplar verdiği sert çatışmalara girdi. Ama Almanlar kısa sürede Norveç�te Müttefikler�in asker çıkarma girişimlerini önleyebilecek hava üsleri kurdular. Norveç 9 Haziran�da teslim oldu. Almanlar�ın nisanda saldırdığı Danimarka da pek az direnebildi.

10 Mayıs 1940�ta başlayan Alman saldırısı,kısa sürede Belçika,Hollanda ve Lüksemburg�un işgaliyle sonuçlandı. Yardıma gelen İngiliz ve Fransız orduları da püskürtüldü. 13 Mayıs�ta Sedan�da Alman tankları Meuse Irmağı�nı geçti ve Fransa�nın içlerine doğru ilerledi. Hollanda 14 Mayıs�ta teslim oldu. Alman tankları kuzeye,kıyıya doğru ilerledi ve geri çekilen Müttefikler�in önünü kesit. Belçika 27 Mayıs�ta teslim oldu.

Belçika�da sıkışıp kalan İngiliz ve Fransız birlikleri büyük kayıplar verdi. İngiliz deniz güçlerinin yardımıyla Dunkerque kıyılarından 346 bin kadar Müttefik askeri kurtarıldı; ama silah,araç ve gereçler geride bırakıldı.

14 Haziran�da Almanlar Paris�e girdiler, 22 Haziran�da da Fransızlar ateşkes antlaşmasını imzaladılar. Alman güçleri Kuzey Fransa�yı ve bütün Atlas Okyanusu kıyılarını işgal etti. Mareşal Henri Philippe Petain Vichy�de Almanlar�ın denetiminde bir hükümet kurdu. İngiltere�de bulunan General Charles de Gaulle savalın sonuna kadar varlığını koruyan Özgür Fransa Hareketi�ni kurarak işgalcilere karşı direnişe geçti. İngiltere�de ayrıca �özgür� Polonya,Norveç,Belçika,Hollanda ve Çek askeri birimleri de oluşturdu.

Hitler bir sonraki hedef olarak İngiltere�yi seçti. Alman hava kuvvetleri Güney İngiltere�deki havaalanlarını ve limanlarını her gün bombalamaya başladı. İngilizler�in kesin direnişiyle karşılaşan Almanlar,ardından Londra�yı ve İngiltere�nin iç bölgelerindeki kentleri de bombaladı. Bu baskınlar pek çok sivilin ölümüne ve büyük zarara yol açtı. Buna karşılık İngiliz hava kuvvetleri de Fransa ve Belçika limanlarında askerleri Manş Denizi�nden geçirmek üzere toplanmış Alman gemilerini batırdı. İngiltere göklerinde Ağustos-Ekim 1940 arasında yapılan üstünlük savaşından sonra,Alman hava saldırıları gece bombardımanlarına dönüştü; 1941 ortalarına kadar İngiltere�deki kentler yoğun hava akınlarının hedefi oldu. Haziran 1940�tan sonraki bir yıl içinde yaklaşık 43 bin sivil yaşamını yitirdi;50 bin kişi ağır yaralandı.

Almanya SSCB�ye Saldırıyor:

Hitler�in SSCB ile 1939�da yaptığı saldırmazlık paktının asıl amacı,Almanya�nın aynı hem batıda,hem doğuda savaşmak zorunda kalmasını önlemekti. 1940�ta Alman orduları Fransa�yı göçertip İnglizler�i Avrupa�dan sürünce Hitler, SSCB�ye saldırmaya karar verdi. Hızlı bir harekatla SSCB üzerinden Ortadoğu�ya inmeyi tasarlamıştı. SSCB�ye saldırı Napolyon�un 1812�deki başarısız Rusya seferinden bir gün önce 22 Haziran 1941�de başladı. Finlandiya,Bulgaristan,Macaristan ve Romanya da SSCB�ye savaş açtılar. Savaş başlangıçta Almanlar için oldukça olum gelişti. Almanlar sonbaharda Leningrad kentine, aralık ayında da Moskova�nın banliyölerine ulaştılar. Daha güneyde de Don Iramağı ağzındaki Rostov kentine ulaştılar,ama kış gelince Alman birlikleri yorulmuş, savaşma güçleri azalmıştı.

Ardından SSCB�nin karşı saldırısı başladı. Hitler�in tasarılarında bu harekatın kıl gelmeden tamamlanması öngörüldüğü için,Alman askerlerinin giysileri soğuk kış günlerine uygun değildi. Büyük kayıplar verdiler ve SSCB�nin içlerinde tutunabilmelerine karşın başlangıçtaki güçlerini bir daha kazanamadılar.

1942�de Hitler, Karadeniz ile Hazar Denizi arasında bulunan Kafkasya petrol yataklarını ele geçirmeyi hedefledi. Bir Alman ordusu ağustosta Maykop�taki petrol merkezine ulaştı. Daha kuzeydeki Stalingrad kentine yönelik saldırıları ise başarısız oldu. SSCB birlikleri kenti sonuna kadar savundu ve kış bastırınca karşı saldırıya geçtiler. 250 bin kişilik Alman ve Romanya birliklerini kuşattılar ve Şubat 1943�te bu birlikler teslim oldu. SSCB�nin 2. Dünya Savaşı ,�nın en büyük kara çarpılmasındaki başarısı Almanlar�ı,Kafkasya�dan çekilmek zorunda bıraktı. 1943 yazı başlarken SSCB orduları Almanlar�ı geri sürdü ve 1944 balında Polonya�ya, çok geçmeden de Romanya�ya girdi. Bu savaşta SSCB büyük yıkıma uğradı ve yaklaşık 20 milyon insanını yitirerek 2. Dünya Savaşı�nda en çok can veren ülke oldu.

ABD Savaşa Giriyor:

ABD savaşta tarafsız kalmasına karşın İngiltere�ye destek sağlıyordu. Örneğin, 1940�ta ABD,deniz kuvvetlerinin 50 destroyerini İngiltere�ye ödünç vermişti.

7 Aralık 1941�de Pazar günü sabah saatlerinde,Japon uçak gemilerinden havalanan 360�ın üzerinde savaş uçağı, Hawaii Adaları�ndaki Pearl Harbor deniz üssünde bulunan ABD savaş gemilerine saldırdı. Japonlar bombaladıkları sekiz savaş gemisinden altısını batırdı ya da çalışamaz duruma getirdi; ama üssü kendisi pek zarar görmedi. Uçak gemileri o anda başka bir yerde olduğu için bu saldırıdan kurtuldu. Bu olay üzerine ABD kongresi, 8 Aralık 1941�de Japonya�ya, üç gün sonra da Almanya ve İtalya�ya savaş ilan etti.

Pearl Harbor baskınıyla aynı gün, Formoza�dan kalkan Japon uçakları Filipin Adaları�na saldırdı. Bu adalar daha sonra Japon birliklerince işgal edildi. General Douglas MacArthut komutasındaki ABD ve Filipin güçleri yenildiler ve bölgeyi boşaltmak zorunda kaldılar. Japonlar 1942 Mayıs�ında Filipinler�i ele geçirdiğinde 36 bin kadar asker ve 25 bin sivili esir aldı. Japonlar ,saldırını sürdürerek ABD�den Guam ve Wake adalarını,İngiltere�den de Hong Kong�u aldılar. Japon askerleri Taylan üzerinden hareketle Malaya�yı da işgal etti ve yarımadanın alt bölümlerine,Singapur�a doğru ilerlediler; Singapur 1942 Şubat�ında teslim oldu.Daha sonra,Saravak,Brunei,Borneo,Timor,Cava,Sumatra,Selebes,Yeni Britanya,Solomon Adaları,Yeni Gine�nin doğusu,Gilbert Adaları da Japonya�nın eline geçti. Buraları savunmaya çalışan Müttefik deniz güçleri büyük kayıplar verdi,askerlerinin pek çoğu öldü ya da esir edildi.

Bu saldırılar sonucunda Japonya,Güney doğu Asya�nın denizden ulaşımını denetleyen adaları ele geçirdi. Japonlar ayrıca Çinhindi ve Taylant�dan geçerek Birmanya�yı da işgal etti ve oradaki İngiliz birliklerini Hindistan�a çekilmek zorunda bıraktılar. Güneydoğu Asya�da kurdukları üslerden Avustralya�ya hava saldırıları düzenlediler.

Batıdaki Deniz Savaşları:

Savaş başladığında İngiltere ve Fransa�nın güçlü donanmaları vardı. Alman donanması ise, daha küçük olmakla birlikte, modern ve etkiliydi. Uçak gemisi yoktu,ama güçlü savaş gemiler ve hızla artan denizaltı gücüyle ticaret gemilerine büyük zararlar verebiliyordu.

Akdeniz�ed İngiliz deniz gücünün üstünlüğü sayesinde,asker ve erzak taşıyan düşman gemileri batırılarak Kuzey Afrika harekatına yardımcı olundu. Ne var ki, İngiliz donanması da Alman denizaltılarının ve kıyıda üslenmiş savaş uçaklarının yarattığı tehlike yüzünden İngiliz gemileri Batı Çölü�ndeki savaş için gerekli desteği Cebelitarık Boğazı ve Akdeniz�den getirmek yerine,çoğunlukla Ümit burnu ve Süveyş kanalı yolunu izleyerek sağladılar.

Durmaksızın bombalanan Malta yalnızca denizaltılar ve küçük gemilerce kullanılabiliyordu. Bu yüzden İngilizler�in ana deniz üssü Mısır�da,İskenderiye�deydi. Zaman zaman Alman savaş gemileri Müttefik ticaret gemilerine saldırmak üzere Atlas Okyanusu�na açılıyordu. Daha sonra da ticaret gemisi görünümde,silahlandırılmış gemiler göndermeyi sürdüler.

Atlas Okyanusu�ndaki asıl savaş Alman denizaltılarıyla oldu. Bu savaş gece gündüz durmaksızın sürdü. Müttefikler�in,asker,savaş araç ve gereçleri de taşıyan ticaret gemileri konvoylar oluşturarak savaş gemilerinin koruması altında yol alabiliyorlardı. Uçak gemilerinden ve kıyıdaki hava üslerinden kalkan savaş uçakları da deniz savaşlarına katılıyordu,ama Alman denizaltılarına engel olmak çok güçtü. Savaş süresince bu denizaltılar Müttefikler�in 23.351 ticaret gemisini batırdı. Buna karşılık 782 Alman denizaltısı yok edildi.

Kuzey Afrika Çıkarması:

Müttefikler,mihver güçlerini yenmek için,önce Almanya�yı yenmek gerektiğini düşünüyordu. 1942�de Kuzey Avrupa�yı geri alacak güçleri olmayan Müttefikler,düşmanu önce Kuzey Afrika�dan sürmeye karar verdiler. Bu nedenle,General Dwight D. Eisenhower komutasındaki İngiliz ve ABD askerlerinden oluşan 100 bin kişilik bir kuvvet Fas ve Cezayir kıyılarına çıkarma yaptı.

Bu ülkeler,o sırada Vichy Fransa�sının denetimindeydi. Vichy yönetimi önce bu çıkarmaya karşı çıktıysa da,hemen ardından Müttefler�le işbirliğine girdi. Müttefikler önce doğuya,Tunus�a doğru ilerledi,ama Akdeniz üzerinden hava ve denizyoluyla getirilen güçlü Alman birliklerince durduruldu.

1943 Ocak ayı sonunda Montgomery�nin ordusu Batı Çölü�nü geçerek Tunus�a girdi. Zorlu çarpışmalardan sonra Müttefik orduları Mayıs 1943�te Alman ve İtalyan kuvvetlerini çökertti ve Mihver ordularının ancak küçük bir bölümü esir düşmekten kurtulabildi.

Müttefikler Kuzey Afrika�daki başarılarını,1943 Temmuz�unda Sicilya�yı işgal ederek sürdürdü. Bu harekat,limanları ele geçirerek değil,açık plajlara asker çıkararak yürütüldü. Daha önce önemli yol ve köprüleri ele geçirmek üzere planör ve paraşütlerle hava birlikleri indirilmişti. Ağustosun ortalarında ada ele geçirildi.

Sicilya�nın yitirilmesi ve İtalya�nın Müttefiklerce bombalanması İtalya diktatörü Bento Mussolini�yi çekilmeye zorladı. Eylül başlarında İtalya teslim oldu ve Malta�daki donanmasına el kondu. Bu olay İtalya�da Müttefikler ile Almanları karşı karşıya bıraktı.

Müttefik güçler 3 Eylül�de güney İtalya�ya birkaç gün sonra da Salerno Körfezi�ne çıktılar. Almanlar inatla direndiler. Ekimde Napoli�ye ulaşan Müttefikler yarımadanın ortalarında güçlü bir Alman savunması tarafından durduruldu.

1944 Ocak�ında Müttefikler, Anzio�ya çıkarak bu savunma hattının ardına geçmeye çalıştılar. Aynı zamanda bu hattın asıl güçlü noktası olan Cassino�ya yönelik saldırılar düzenlediler. Müttefikler Polonya birliklerinin Cassino�yu almasından sonra Anzio�daki kuvvetlere katılmak üzere kuzeye doğru ilerlemeyi başardılar. 4 Haziran�da Roma alındı.

Avrupa�da Savaşın Sonu:

İtalya�daki Müttefik güçler 13 Ağustos 1944�te Floransa�yı aldı. Almanlar bunun üzerine Pisa ile Rimini arasında bir savunma hattı oluşturarak kış gelene kadar burada tutundular. Nisan 1945�te Müttefikler Po Irmağı�nı geçti ve Alp Dağları�na doğru ilerledi. İtalya�da Almanlar 2 Mayıs�ta teslim oldular. İki gün sonra da Müttefikler Avusturya�dan güneye doğru ilerleyen ABD askerleriyle buluştu. SSCB birlikleri ise 1944 Haziran�ında Doğu Avrupa�da bir harekat başlattı. Temmuz sonunda Varşova�nın karşısında Vistül Irmağı�nın doğu kıyısına geldiler. Daha güneyde SSCB ordu,Romanya ve Bulgaristan�ı aldı. Finlandiya eylülde düştü. Ağustosta SSCB orduları iki koldan ilerlemeye başladı. Biri Baltık Denizi�nin doğu kıyıları boyunca,öbürü de Tuna vadis üzerinden Macaristan�a doğru hareket etti. Almanlar bu ilerlemeyi durduramayarak geri çekildiler.

1945 başlarında,Almanya�nın artık uzun süre savaşamayacağı ortaya çıkmıştı. Müttefik liderler,ABD Başkanı Roosevelt,İngiltere Başbakanı Churchill ile SSCB�nin önderi Stalin Kırım�daki Yalta kentinde toplandılar ve Almanya�nın koşulsuz olarak teslim alınması konusunda anlaştılar. Ayrıca savaş sonrası Avrupa�ya ilişkin planlar da yaptılar. Ocak 1945�te SSCB askerleri Oder Irmağı�nı Budapeşte�ye,nisan başında da Viyana�ya girdiler ve Berlin�e doğru ilerlediler. 25 Nisan�da Berlin�i kuşattılar. Kentin merkezinde ki bir yer altı sığınağından savunmayı yönetmekte olan Hitler savaşın yitirildiğini kavrayarak 30 Nisan�da intihar etti. Amiral Karl Dönitz�i kendi yerine atamıştı.

Dönitz�in temsilcileri Reims�e Müttefiklerle görüşmeye geldi. Batıda Müttefiklere teslim olmayı; ama doğuda SSCB�ye karşı savaşı sürdürmeyi istiyorlardı. Eisenhower Almanlar�ın her yerde koşulsuz teslim olmaları konusunda ısrar etti. Almanya�nın teslim olması 8-9 Mayıs 1945�te gece yarısı gerçekleşti.

Japonya�nın Teslim Olması:

ABD,Japonya�nın kıyı kentlerini yoğun bir biçimde bombaladığı sırada Başkan Truman,Japonlar�ın direnişini kırmak ve savaşı kısaltmak gerekçesiyle atom bombası kullanmaya karar verdi. Atom bombası ABD�de,gizlice geliştirilen ve büyük yıkım gücü olan bir silahtı. 6 Ağustos 1945�te ABD hava kuvvetlerinin bir bombardıman uçağı Hiroşima kenti üzerine ilk atom bombasını attı. 3 gün sonra gücü azaltılmış bir atom bombası da Nagasaki�ye atıldı. Bu bombalar Hiroşima�da 200 bin, Nagasaki de ise 80 bin sivlin ölmesine ve on binlerce kişinin yaralanmasına yol açtı. Bu kentler büyük ölçüde yıkıldı; bitki örtüsü çok zarar gördü. Atom bombasının yol açtığı radyasyon etkisi yıllarca. Radyasyon nedeniyle insanlar; daha sonra sakatlandılar ve öldüler. Uzun yıllar sonra bile özürlü çocuklar doğdu.8 Ağustos�ta SSCB de Japonya�ya savaş açtı ve Japonların elinde bulunan Mançurya ve Kore�yi işgale başladı. Bunun üzerine Japonya 2 Eylül�de resmen teslim oldu ve 2. Dünya Savaşı sona erdi.

1 Dünya savaşının sebepleri

1 Ağustos 1914’ te başlayıp 11 Kasım 1918’ de sona eren 26 devletin
katıldığı 4 yıl 3 ay 10 gün devam eden Birinci Dünya Savaşı 5 kıtada
etkisini göstermişti.

Almanya’ nın sömürgelerni elde etmek için Asya ve Afrika’ da sınırlı ölçüde yapılmış ve bu yüzden Dünya Savaşı adını almıştı.


Savaştan Önce Avrupa’ nın Siyasi durumuna bakış:


Savaş öncesi yıllarında Avrupa’ da ırk, millet, din ayrılıklarına
rağmen uluslar arasında fikir alanında genel bir anlaşma isteği
sezilmekle beraber ulusal çıkarlarını sağlamak amacıyla Avrupa iki
büyük gruba ayrılmak amacındayıdı.

Bunlardan birinci gruba, Almanya, Avusturya ve Macaristan
İmaratorluukları, diğer tarafra ise İngiltere, Fransa Rusya
bulunuyordu. Bu her iki gruptan birisinde bağlılık yapacak durumda
bulunan küçük devletler varlıklarını koruyabilmek için siyasi olaylari
endişeyle takip ediyor, koruycuları olabilecek büyük devletler
etrafında toplanmayı düşünüyorlardı.


ALMANYA:
1866’da
Avusturya, 1870-1871 Fransa ile yapılan savaşlar sonunda Alman birliği
sağlandıktan sonra imparatorluk kurulmuş ve Franfort Anlaşması ile
Alsas ve Loren Almanya’ya bağlanmıştı. Bu birleşmeden sonra Almanya
endüstri ve ekonomi alanlarında gösterdiği başarılar sayesinde,gerek
kalite ve gerekse çokluk ve uczluk bakımından dünya piyasalarına
sürdüğü mallarla üstünlük sağlamaya başlamıştı bu üstünlüğü devam
ettirmek yolundaki çalışmaları Hindistan’a giden karayolunu emniyette
tutmak isteyen ve kendi ekonuomik üstünlüğüne hasım olmak durumunda
Almanya’yı gören İngiltere’yi endişe içinde idi. Sömürgeler İngiltere
İmparatorluğu’nun hayat damarları durumunda idi.

Kezâ Rusya’da Pansilevizm perdesi altında kendisini Balkanlar’ın
koruyucusu saydığıjndan Almanya’non Orta Şark’a ve Güney Avrupa’ya bu
ekonomik yayılmasını hoş karşılamıyordu.

Bu görüşlere rağmen,Almanya’nın dünya üstünlüğü yolunda
moral,teknik,siyasi ve askeri alanlarında büyük başarılar sağlamaya yön
tuttuğu da bir gerçektir.Alman milleti, milli marşlarında da aynı ana
fikrin etkisi görülüyordu.






Almanya’ nın siyasi alanlardaki çalışmaları, şöyle özetlenebilir:

1-
Muhtemel bir savaşta Alman ordularının Belçika üzerinden geçerek,
Fransa’ ya tarruz edebileceğinden bahsedildiği zaman Belçika Kralı
birçok müsbet vaatlere rağmen hükümranlık vsıflaı ile bağdaşmayacak bu
konuyı derhal reddetmişti.
2-
Romanya Kralı 1914 yılında Rus Çarı ile yaptığı görüşmelerde, Avusturya
ve Macaristan İmparatorluğu şayet Sırbistan’ a tarruz ederse Çar’ ın
Sırbistan’ a yardım edeceği vaadinde bulunmuştu.
3-
Rusya’ ya karşı Avusturya’yı korurken 1905 Rus – Japon hartbinden
mağlup çıkan Rusya’nın Fransa ile işbirliği yapabileceğini hesaba
katıyor, Rusların Balkanlar üzerindeki hakimiyetini kuvvetlendirerel
İstanbul ve Ortadoğu emellerinin tekrarlanması isteğine set çekmeyi
düşünüyordu. Buna rağmen 1914’ te Rus Çarına gönderdiği özel bir
memurla İngiltere’ ye karşı ittifak teklifinde bulunmuş, fakat Çar
tarafından reddetilmişti.


Avusturya ve Macaristan İmparatorluğu:

Bu devlet, milletler devleti halinde, yabancı bir egemenlik yöetiminde
azınlıklar nüfusunun büyük bir kısmını teşkil ediyordu. Millî birlik
yoktu. Her biri ayrı ayrı bir varlık güdüyordu. Yalnız ordu, donanma,
dış politika alanlarında ortaklaşa bit yönetim vardı. Parlamentoda usul
ve sosyal konularda gruplar teşekkül ediyor, şiddetli çalışmalar ve
tartışmalar oluyordu. Bu yüzden de istikrarlı bir çoğunluk
sağlanamıyordu. Bütçe çalışmalaı, yasama işleri muhalefet partiler
tarafından köstekleniyordu:

Avusturya Nüfusu: Macalar:

10 Milyon Alman 10 Milyon Macar

4,9 Milyon Polonyalı 3 Milyon Sılovak

3,2 Milyon Rotenyalı 3 Milyon Rumen

3 Milyon Çek 1 Milyon Sırp

1,2 Milyon Sılöven 2 Milyon Hırvat

0,7 Milyon Hırvat

Özel olarak 8 millet, 17 memleket, 20 parlamento, 7 parti vardı.

Valkan Harbinde Osmanlı İmparatorluğu’ nun arazisi, Balkan üzerindeki
etkileri tarafından paylaşıldıktan sonra, Rusların Sırbistan
İmparatorluğu’ nun büyümsei daha ziyade artmıştı. Daha çok Küçük
Sırbistan İmparatorluğu’ nun büyümesi bir anlaşmazlık konusu olarak
ortaya çıkmışi Balkanlarda Panislavizmin yayılması Avusturta ve
Macaristan için tehlike olarak değerlendiriyordu.

Bu bakımdan ilk fırsatta Sırbistan Krallığının ya büsbütün ortadan
kaldırılması, ya da Avusturta’ya bağlanması azu ediliyordu. Selanik’ e
indirilerekAkdeniz’ e Avusturya için bir çıkış yeri sağlanması da amaç
halinde idi.

İtalyanların Tirollar konusunda istekleri de Avusturya’yı endişelendiren nedenlerden birisi idi.

Bu isteklerin sağlanması ancak kuvvetli bir Alman İmparatorluğu’ nun
yardımına bağlı olduğundan Alman İmparatorluğu’ nun kader bağlılığı,
Avusturya ve Macar İmparatorluğu’ nun sisyasetinde ana fikir oluyordu.

Karşı Taraf:

FRANSA:

Avrupa’daki
siyasi durum 1870 – 1871 savaşından sonra Alman – Fransız
anlaşmazlığının etkisi altında idi. Fransa kaybettiği Alsas ve Lörenin
acısını bir türlü unutamıyor, bu bölgeyi tekrar ele geçirebilmek için
her türlü teşebbüse baş vuraktan geri kalmıyordu.
Bir taraftan
hudut komşusu Almanya’nın kendisi ile rekabet edecek duruma gelen
endüstri alanındaki başarılarını, diğer taraftan dünyanın en kuvvetşi
kara ordusu ile boy ölçüşme yolunu tutan deniz kuvvetlerinin gün
geçtikçe yeni kuvvete sahip oluşunu, gelecekte Fransa için büyük bir
tehlike olarak değerlendiriyordu.

Fransa’nın bütün çabaları, çıkacak bir dünya savaşında parçalanacak
olan Alman İmparatorluğu’ nun durumundan faydalanarak, Alsas ve Lören’
i geri almak ve büyük sömürge İmparatorluğunu devam ettirerek ekonomik
durumunu geliştirmeyi amaçlıyordu.


İNGİLTERE:
İmparatorluğun
hayat damarları sömürgeleri olduğundan, sömürgelerle bağlantıyı
sağlamak ve onları emniyet altında tutabilmek için çok kuvvetli bir
donanmanın lüzumuna ihtiyaç vardı. Halbuki gün geçtikçe Alman donanması
kendisine rakip duruma gelmeye başlaması İngiltere’ yi haklı olarak
kuşkulandırıyordu.
Petrol bölgesi olan Musul ve Filistin gibi
Akdeniz’ le Hindistan arasında bulunan Müslüman Osmanlı devletlerinin
arazisini ele geçirerek, Türk kuvettleri ile Arabistan’ ın ilgisini
kesmeye çalışıyordu.

RUSYA:
Rusya
1905 Rus – Japon harbinden mağlup çıktıktan sonra, şark siyasetinden
uzaklaştırarak Balkanlar ve Boğazlar üzerindeki isteklerinden
bahsetmeğe başlamıştır.
Hakikkatte Balkan Harbi, Birini Dünya
Savaşı’ nın bir öncüsünden başka bir şey değildi. Rus Çarlığı’ nın
asırlık hayalî emellerinde bir değişiklik olmuştu.

Boğazlara hakim olarak Akdeniz’ e açılmak istiyorlardı.

Rusya’da henüz modern bir kapitalizm kurulmamaış olduğundan Almanya,
İngiltere, Fransa gibi medenî Avrupa devletlerinin ekonomik alanlarda
elde ettikleri menfaatleri, Rusaya askerî tazyik ve tehditlerle
sağlamayı düşünüyordu.

Almanya’ nın mağlubiyeti sayesinde, Avusturya, Macar İmparatorluğu
parçalanarak bu imparatorlukta bulunan İslavlar çarlık taçi altında
toplanacak ve aynı zamanda İslavlarla meskün olan Galiçya’ yı da ele
geçirmek istiyordu.



SIRBİSTAN:
Osmanlı
İmparatorluğu zamanında Bosna ve Herseğin Avusturyalılar tarafından
alındığı 1908 yılından beri Sırbistan’ın Avusturya’ya karşı millî bir
kin ve garazı vardı.

Bu bölgeyi geri almak içindevletin desteklediği birçok gizli cemiyetler kurulmuş ve çalışmalara devam ediyordu.

Sırplarla Hırvatlar arasında din ayrılığı da ayrıca bir anlaşmazlık
konusu olmaktan geri kalmıyordu. Bu yüzden balkanlarda ve Orta
Avrupa’da ihtilâl amaçları ile devamlı karışıklıklar sürüp gidiyordu.

Sırplar, Habsburg Hanedanının ortadan kalmkası ila Avusturya Macar
İmparatorluğu’nun dağılacağı ve ancak bu sayede tahayyül ettikleri
büyük Sırbistan’ ın kurulabileceğini umuyordardı. Bu da ancak,
kaderlerini Rusya gibi büyük bir davetle bağlanmak suretiyle mümkün
olabileceğine inanmış bulunuyorlardı.



İTALYA:
Tunus’
un Fransızlar tarafından himayealtına alınması üzerine Fransa’ ya karşı
gizli bir kin beslemeye başlamış ve bu nedenle Almanya ve Avusturya
İmparatorlukları ile bir ittifak yapmıştı. Bu suretle Avrupa’ da
durumunu kuvvetlendirmiş olmasına rağmen gende oynak bir siyaset
gütmeğe devam ediyordu.
1896’ da Habeşisyan’ a yaptığı harekâtın
başarısızlıkla neticelenmesine karşılık, Balkan Harbine tekaddüm eden
günlerde, Osmanlı İmparatorluğu’ nun zaafından faydalanarak ucuz bir
zaferle Trablus ve Bingazi’ yi ele geçirmişti.

Almanya ile Avusturya, Macaristan, Birinci Dünya Savaşı başlayacağı
sıralarda ittifak hükümetlerine görei, savunma mahiyetinde olduğunu
ileri sürerek tarafsız kalmışlardı.


ROMANYA:
Evellce
sıkı bir ittifakla değilse de, savunma ve dostluk bağı ile bağlı
bulunduğu Avusturya, Macaristan’ a karşı tarafsız kalmayı arzu ediyorsa
da Büyük Romen nüfusunun yaşadığı Transilvanya’ da gözü vardı. Rusya’
dan da Beserabya’ yı almayı tercih ediyordu.


BULGARİSTAN:
Balkan
Harbinde başlantgıçta müttefik olduğu devletlerin harbin ikinci
devresinde saldıılarına uğrayarak elinden geri alınan Dobruca ile
Makidonya bölgelerini almak ve Adalar Denizinde bir çıkış yerine sahip
olabilmek amacıyla, diğer Balkan devletlerinin ajsine kaderini Rusya’
ya değil Almanya’ ya bağlanmıştı. Hattâ Almanlarla yaptığı gşzki bir
anlaşma yolu ile harp sonunda Türk topraklarından dahi bir kısmı
kendisine vaad edilmişti.

Bu yüzden 27 Temmuz 1915’ te Almanya safhında harba girmiş bulunacaktı.


YUNANİSTAN:
Balkan
Harbinden sonra müttefikler arasında ganimet paylaşmasından çıkan
savaşta Sırplarla işbirliği yaparak Şarki Trakya ve Makidonya’ nın en
zengin kısmları ile Epir’ i almıştı. Bununla da yetinmeyerek İde Magalo
halâlinin tesiri altında İstanbul ve Batı Anadolu’ ya sahip olmayı
tasarlıyordu. Akdeniz’ deki tekmil adaları ele geçirmek ve Bal kan
Harbinde elde ettiği toprakları muhafaza etmek için gerekirse
Türk¬lerle bir harbi göze almayı düşünüyordu. Sırplarla aralarında
karşılıklı yardım antlaşması olmasina mukabil, Yunan Kralının
akrabalığı dolayı¬sıyla Almanya İmparatorluğu'na kaşı sempatisi vardı.
Bu yüzden itilâf devletlerini tutan Venizelos ile aralannda anlaşmazlık
mevcut idi.






Diğer Avrupa Devletleri:

Kendi
jeopolitik durumları icabi büyük devletler arasında çikacak bir savaşta
toprak bütünlüklerini koruyabilmek için savaşa lakayt
kala¬mayacaklarından kaderini bağlayacakları grubu seçmek durumunda
idiler.




İSPANYA:

Fransa ile dost geçinen İspanya, Fransa’ dan bir tehlike beklemiyor, çıkıcak bir savaşta muhafaza edeceğini umuyordu.

PORTEKİZ:

İngiltere ile dostluk bağları mevcut olduğundan harp ilânından önce İngiltere ile tam işbirliiğinde bulunduğunu açıkladı.

JAPONYA:

1902’ de İngilizlerle aypılmış bir anlaşma mevcut idi. 1904 – 1905, Rus
– Japon savaşında muzaffer çıkmış olan Japonta, çıkacak yeni bir
savaşta Almanya’ nun Uzak Doğu’ da edindiği sömürgeleri ve Pasifik’
teki adaları elde etmek için Almanya aleyhinde savaşa katılması
bekleniyordu.

Birinci Dünya Savaşı’ nın yılları sırasında Avrupa’ nın siyasî durumu aşağıdaki şekilde özetlenebilir:


A – Dünya büyük devletlerin endüstrileşme gayretleri ve bunun sonucu
olarak ham madde sağlamak amaciyle ticaet yollarını emniyet altında
tutmak ve üretilmiş mallarına yeni pazarlar kurmak gayreti,

B – Sömürgecilik anlayışına ve çsabalara devam,

C – Panislamizim, pencermanizmi emperyalizm, kapitalizm, militarizm
kelimeleriyle açıklanan gizli amaçların sağlanabilmesi için her
devletin çeşitli amaçlara geyret gösterdiği göze çarpmakta idi.

OSMANLI İMPARATORLUĞU

Perde
arkasında Rusya’ nın maddî ve manevî yardımıyla Bulgar, Sırp, Yunan,
Karadağ Ordularının birlikte yaptıkları hareket karşısında, İtalyan
harbinden sarsılmış olarak çımış ve Avrupa prestijini kaybetmişti.

Komşu ve Avrupa devlletlerinin Türkiye hakkındaki düşünceleri ve amaçlaı şöyle özeltenebilir:


RUSYA:
Kendisini
yıllardan beri İstanbul’ un varisi saydığından, ordunun
kuvvetlendirilmesini ve islâhı için yapılan çalışmaları iyi
karşılamıyordu. Diğer taraftan İngilizlerle beraber Ermeni meselesini
körğkleyerek şark vilâyetleride yapılan ıslâhat bahanesiyle tazyikye
bulunuyordu.

FRANSA: Muhtemel bir savaşta düşman saflarında yer alacak Osmanlı
İmparatorluğu’ nun arap yarım adasindaki topraklarından Suriye üzerinde
gizli emelleri vardı.





Osmanlı İmparatorluğu’ nun Durumu:

1 – Ordunun
eğitimi için Almanya’ dan Genereal Leman Von Sanders kumandasında 42
subaylık bir heyet getirerek ordunun teşkilât eğitim konuları üzerinde
çalımaya başlamıştı.
2 – İngiletere’ den Limpos adına bir İngiliz amirali emrinde bir değniz heyeti getirilerek donanmanın ıslâhına başlamıştı.
3 –
Donanmanın kuvvetlendirilmesi için İngiliz tersanelerinde sipariş
edilmiş bulunun 2 harp gemisinin inşaatının bir an evvel tamamlanası
İngiltere’ den istanmişti.
Avrupa’ da siyas’i gruplar kurulmaya
başlandığı ve bir harp tehlikesi belirtileri hissedildiği sırada
Osmanlı Ordusunun ve ülkenin kalkınması hiçbir gruba dahil olmakmaktan
ileri geldiği düşüncesininin de tesiri altında, evvelâ Balkan
devletleriyle bilhassa Bulgaristan,

Yunanistan ve romanya ile anlaşma yolları aranmış ve müsbet bir sonuç alınamamıştı.

Fransa Hükümeti protokole dahi kıymet vermeyerek Fransız harbiyesinden
bir şube müdür muavini vasıtasiyle Cemal Paşa’ ya “Biz Rusya ile
görüşerek İstanbul’ daki Fransız elçisi kanal ile size cevap veririz”
şeklinde baştan savma bir mütalaa bildirmiş ve bu cevap da hiçbir zaman
gelmemiştir.

İngiltere’ ye sipariş ediken 2 harp gemisinin inşaatı da bir türlü sona
emiyordu. Cemal Paşa, Rauf Beyle tekrar İngiltere’ ye gönderildi. Bu
gemilerin kasten verilmediği Rauf Bey tarafından hissedilmiş ve
hükümete bildirilmişti.
ALMANYA:
Bosna’ nın Avusturyalılar tarafından işgalini sessizlikle karşıladığı
gibi kapitülasyonların kaldırılması hususunda da manevî yardım
isteğimize kulak asmamıştı. üBundan başka ilk zamanlarda memleketin
kalkınması için kendilerinden istenen kredi yardımı yapılmamış ve
Fransızlarla hoş geçinin, onlardan yardım alın şeklinde cevap
verilmişti. Kuvvetli bir donanma ve orduya sahip olan Avrupa ve dünya
hâkimiyeti peşinde koşan mağrur Alman devlet büyüklerinin Birinci Dünya
Savaşı’ na tekaddüm eden günlerde Türkiye’ nin ittifaka girmesi
konusundaki soruya verdiği cevapta yakın bir gelecekte Almanya ve üçlü
ittifaka hiçbir faydası yoktur, demişti.


Almanya, Türkiye ile yapacağı bu ittifakla şu menfaaatleri plânlıyordu:
1 – Türkiye’ nin, Almanta aleyhine mukabil tarafına katılmasına engel olmak,
2 – Kendi saflarında savaşa girmesi hâlinde büyük Rus kuvvetlerini üzerine çekerek Almanya’ nun yükünü zaltmak,
3 – Gerekirse Türk kuvvetlerinden, Avrupa harp cephelerinden faydalanmaktı.


Osmanlı İmparatorluğu:
Birinci
Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı İmparatorluğu, birbirini kovalayan
İtalyan ve Balkan savaşları dolayısıyla çok yıpranış ve sarsılmış
durumdaydı. Aranan bu mağlübiyet sepebleri kısaca şöyle özetlenebilir:
1 – İç politik çekişmeleri dolayısıyla devlet idaresindeki kargaşalık ve zafiyet,
2 – Türkten başka imparatorluk içinde bulunan insanların vatana bağlılıklaının zayıflığı dır.

İtalyan ve Yunanlıların Anadolu kıyılarına yakın adalara yerleşerek, Anadolu’ yu tehdide başlamışlardı.

Halbuki bu sırada Avrupa devletleri, bütün hızı ile Birinci Dünya
Savaşına doğru gidiyordu. Jeopolitik surumu dolayısı ile Türkiye’ nin
savaşın devamı süresince tarafsız kalması imkansızdı.

Bu tarihlerde Osmanlı İmparatorluğu devlet adamlarından çoğu, şimdili
savaşın dışında kalarak, silâhlı tarafsızılık siyasetinin güdülmesi
taraftarı idiler.

Dünya Savaşının patlak vermesi üzerine Alman Başbakanı İstanbul’ da
bulunan Alman Büyükelçisine gönderdiği bir telgrafla, Türkiye bizimle
Rusya’ya karşı aktif tarruz hareketine girebileceği hakkında General
Leman’ ın kanaati varsa ittifak imzalaması yetkisi verildiği
bildirilmişti.

Harbin kaçınılmaz bir durum alması üzerine Alman – Türk yakınlaşmasının
doğuracağı tehlikeyi seen itilâf devletleri, tarafsız kalındığı
takdirde Türkiye’ nin bağımsızlığının garanti edileceği, hudutların
emniyet altında tutulacağı, paraa ve erzak yardımı yapılacağı,
kapitülasyonların kaldırılmasının sağlanacağı ve buna benzer daha bir
çok vaadlerde bulunmuşlardır.

Sonunda meclisten gizli olarak aralarında Harbiye Nâzırı Enver Paşa’
nın da bulunduğu 4 kişi 2 Ağustos 1914’ te Osmanlı İmparatorluğu
açısından bir çok tehlikeli madde bulunan anlaşmayı imzaladı.



Birinci Dünya Savaşı’ nın Fiilen Başlaması

Avusturta
Veliahtı Arşidük, Ferdinand’ ın eşiyle birlikte 28 Haziran 1914’ te
ziyaret için geldiği Bosna Hersek’ te Sırp Genelkurmaı Haber Alma
Başkanının, başkanı bulunduğu Karael adlı gizli bir cemmiyet tarafından
tertip edilen bir suikastte bir Sırplı tarafından öldürülmesi Birinci
Dünya Savaşı’ nın hakiki sebepleri ile beraber bütün milletleri böyle
bir harp için hazırlanmaya yöneltti.

Avusturya 28 Temmuz’ da Sırbistan’ a harp ilân etti ve ertesi gün Tuna Filosu Belgrat’ ı bombaladı.

RUSYA:
Avusturya
ve Macaristan, Sırbistan’ a yürürken genel seferberliğe karar verecğini
bildirmişti.Evvela batı sınırındaki birlikleri,bilâhare bütün silâhlı
kuvvetlerini seferber etti.


ALMANYA:
Alman
İmparatoru doğruca Çar’ la temasa geçerek Almaya’ nın barış
isteklerini, Avusturya, Macaistanla Sıbistan arasında halledilecek
dâvada başka devletlerin müdahalesinin tehlikeli neticeler
verebileceğini ve Rusya’nın 12 saat zarfında Almanya ve Avusturya’ ya
karşı seferberliği durdurmazsa genel seferbelik yapılacağını bildirdi.
Fakat Ruslar bunu reddetti.
Aynı zamanda Belçika’ dan Fransa’ ya
tarruz için serbest geçit yolu isteyen Almanya karşılık olarak tazminat
verileceğini bildirdi. Buna rağmen Belçika bunu reddetti.


CEPHELER:
1.
Dünya Savaşında Osmanlı İmparatorluğu düşmanları ile başlıca dört
cephede çarpışma durumuna gelmişti. Bunlardan üçü dar cephelerde mevzi
savaşı halinde, biri ise gerçek operatif harekâtının ceeyan edeceği
geniş bir harekât alanı idi.


ÇANAKKALE CEPHESİ: Gelibolu yarımadasının burnuna tıkanmış kalmıştı.
SURİYE CEPHESİ: Şeria nehri ile Akdeniz arasındaki dar bölgede cereyan etmişti.
IRAK CEPHESİ: Dicle nehrinin iki tarafındaki sahada cereyan etmişti.


1916 OLAYLARI:

Kafkas
cephesi, Avrupa cephesindeki başarısızlıklar üzerine, Çar Kafkas Ordusu
Başkumandanlığına Grandük Nikola’ yı tayin ederek kuvvet miktarını da
700 bin mevcutlu 7 kolorduya çıkartmıştı. Karşısındaki Türk ordusunun
mevcudu ancak 64 bin kişi idi. Çanakkale’ den Doğuya Getirilecek Türk
kuvvetlerinden evvel iki yanı sarp dağlarla dayalı olarak savunmaya
geçen 3. Ordu cephesinde bir yarma yaparak orduya kati bir darbe vurmak
amacıyla 11 Ocak 1916’ da 6 misli üstün kuvvetle Rus ordusu saldırıya
geçmiş, 5 gün süren çok kanlı ve çetin savaşlarda Rusla bazı bölgelerde
geri atılmış ise de 300 km. Cepheyi savunmak zorunda kalmıştır.
17
Şubat’ ta Muş, 2 Martta Bitlis ve Çoruh vadisine ilerleyen Rus
kuvvetleri 23 Şubatta İspir’ i almışlardı. Rus deniz kuvvetleri Martta
Rize’ ye çıkarak şehri işgal ettiler. Türkler 13.40, düşmanlar ise
20.440 kişi idi.


1917 OLAYLARI:
Ulaştırma
güçleşmiş, Endüstri elemanları cepheye sevkedilmiş hammadde ve yiyecek
maddeleri güçleşmişti. Rus ordusu silâh ve mühimmat noksanlığından
idare ettiği br aydınlar ihtilâli patlak verdi. Çar istifaya mecbur
edildi.

Suriye cephesi,

Sözü geçen İngilizler Birssebbi hattına tarruz etmek için
hazrılanıyorlardı. Birinci, ikinci Gazze savaşlaı Türk ordusunun
başarısı işe sonuçlanmıştı.


SURİYE CEPHESİ:
1.,
2. Gazze savaşlarında Türk Ordusu kahramanca savaşmıştı. Hicazda
arapların ayaklanması sonunda mekke düştü ve Medinedeki Türk kuvvetleri
kuşatıldı.

Irak ve İran cephelerinde İrandan ilerleyen Rus kuvvetlerine karşı 13. Kolordu Hemedan’ da bulunuyordu.

Alman Asya kolu gelmeden İngilizler denizden ve karadan tarruz ederek
Bilüssebi meydan muharrebesinde Türk mevzilerini yardılar ve Türk
kuvvetleri Kudüs Batısına çekildilerse de İngilizler aldırılarına
devamla 8 Aralıkta Kudüsü aldılar.





ÇANAKKALE CEPHESİ:
Türkler
1. Dünya Savaşına müttefikler safında katıldıktan sonra Yumam Başvekili
Venizolos’ un devamlı telkinleri ile İngiltere Bahriye Nazırı Çorçil
Çanakkale Boğazına Karşı bir harekât yapılması kanaatına varmış ve bunu
hükümete ısrarlı teklif etmişti.


Bu harekatın gayesi şöyle özeltenebilir.
1- Hindenbutg’ un ağır darbeleri karşısında Rusya’ nın yardım talebine (Silâh , malzeme, mühimmat)
2- Müttefikler tarafından boğazlar açılarak İstanbul’ un ele geçirilmesi ve Türklere baroşın zorla kabul ettirilmesi,
3- Mütereddit
durumda bulunan Balkanlarla tarafsızlar üzerinde başarı halinde
sağlanacak müsbet tesir ile itilâf Devletleri safhında savaşa
katılmalarını sağlamak.
4- Süveyş kanalı ve Hint Yolu üzerindeki Türk Kuvvetlerinin baskısını azaltmak,
5- Bu suretle stratejik diplomatik ve ekonomik sonuçlar sağlanarak harbin uzamasına engel olmak,


Çanakkale’ nin ve savunma durumu:

Çanakkale
boğazı beton tahkimat sistemiyle hazırlanmış olup toprak tahkimat
vardı. Boğaz giriş merkez ve çıkış olmak üzere derinlikle savunma
bölgelerine ayrılmıştı. Merkez tahkimatı daha kuvvetli yapılmış ve
topçunun ağırlık noktası burada toplanmıştı.
Başlangıçta denizden
yalnız deniz kuvvetleri ile yapılacak bir zorlama şle boğazı
açacaklarını sanan itilâf kuvvetleri ağır zayiatla buna muavffak
olmadılar. Bunun üzerine kara ordusu ike müşterek bir harekât
zorundakalarak General Homilton kumandasına bir Akdeniz Kuvvetleri
Başkumandanlığı teşkil edildi. 13 Şubat 1914’ de boğazın dış tabyaları
tahrip edildi.

Ruslar 40000 kişilik bir kuvvetle yardım tekliflerinde bulunukları gibi
Yunanlılar da İstanbul’ a gelmeyi arzu ediyorlardı. Boğazları zorlamak
için bombardımana devam edildi. 7-8 Mart gecesi gerek mayınlarla ve
gerekse boğaz tarabyaları topçu ile çok zarar gören deniz kuvvetleri
kara kuvvetsiz boğazı geçemeyeceklerini anlamışlardır. Anzakladan
(Avusturalya, Yenizellanda) 70000 kişilik bir kuvvetle 25 Nisan 1915’
de Settülbahır Arıburnu bölgesine karaya çıktılar. 109 Harp, 308 taşıt
gemisi özel çıkarma araçları ile denizden desteklenen düşman

kuvvetlerine karşı 5. Ordu savunma yapıyordu. İlk çıkan düşman
kuvvetlerine Atatürk’ ün kumanda ettiği 19. Tümen’in 17. Piyape alayı
Conk bayırında yaptığı karşı tarruzla düşmanı durdurdu. Savaşa katılan
deniz kuvvetleri:


18 Muharebe gemisi,

12 Kravizör,

27 Muhrip,

12 Deniz altı gemisi,

1 Uçak gimisi,

36 Mayın gemisi,

2 Hastahane gemisis,

86 Nakliye gemsisi,

222 Çıkarma gemisi

42 Uçak tahsis edilmişti.


KAFKAS CEPHESİ:
1917
sonunda Musu’ da Ruslarla mütareke görüşmeleri yapılmıştı. Başakale,
Gevaz, Bane hattı mütareke sınırı olarak tesbit edildi. Rus Kafkas
Ordusu da çok ağır kayıplar vermişti.

Ruslar 8 Nisan 1914’ te Türk-Rus hududuna kadar ilerleyerek Van’ı aldı.

Kafkas-Türk cephesinde harp halinde olan Rus ve Türk hareket orduları
arasında askerî hareketlerin kesilmesi şerefli bir sulhun en kısa
zamanda elde edilebilmesi için bir barış anlaşması yapmışlardı.


IRAK CEPHESİ:
Bu
cephede son olaylar üzerine durum İngilizler lehine inkişaf
etmişti.Atatürk evvela arap çetelerini bozguna uğrattıktan sonra Halep
kuzeyindeki meviziinde durdurmağa çalıştı. Ahmet İzzet Paşa Harbiye
Nazırı ve Baş kumandanlık görevlilerini de üzerine alarak yeni kabineyi
kurmuştu.Yıkılmış bir ordui yıpranmış bir halk kitlesinin başına
geçerek üstün başarılar sağlamış olan Mustafa Kemal Paşa’ nın
önderliğinde bir yeni mücadele başlamıştı.


Mondros Mütarekesi:
Osmanlı İmparatorluğu ile İtilâf devletleri arasında 3 Ekim 1919’ da imzalanan mütarekenin özeti aşağıdadır.
1.Türkiye ordularını derhal eterhis edecek.
2.Bütün savaş gemileri limanlara dönecek.
3. Suriye, Irak ve Trablusgarp’ taki Türk garnizonları teslim olacak.
4. Mütareke
şartları gereğince, İtilâf devletleri, Çanakkale ve İstanbul boğazları,
Batum, Bakü gibi stratejik yerleri işgal edecek.
5.Demir yolları kontrol altına alınacak.
6.Türkiye, Almanya ve müttefikler ile bütün ilişkilerini kesecek.
7.Barış andlaşmasında ele alınacak konularından söz edilmemiştir.


Birinci Dünya Savaşı Sonunda Mondros Mütarekesi dışında;

Neuilly Barış Antlaşması, Trianon Barış Antlaşması, St. Cermen Barış
Anlaşması, Sevr Barış Anlaşması, Versay Barış Anlaşması gibi bir çok
antlaşma imzalanmıştır.


BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONUNDA KURULAN ULUSLAR KURUMU:

Savaş
sonunda yapılan barış antlaşmaları ile, mağlup devletlerin, asker
miktarı sınırlandırılmış, bozulan ekonomik durum yüzünden işsizlik
artmıştı. Yeni bir savaş tehlikesini önlemek ve barışı korumak amacı
ile Uluslar Cemiyeti denilen bir teşkilât kurulmuş, bu sayede milletler
arasındaki anlaşmazlıkların hal edilmesi düşünülüyordu. Halbuki daha
eski tarihlerde kurulmuş bulunan Kahey Devletlerarası Sulh
Mahkemesinden büyük bir fayda sağlanmıştı.
28 Nisan 1919’ da
Uluslar Kurumu anayasası kabul edilmiş ve kurulun genel sekreterliği 10
Haziran 1919’ da Londra’ da çalışmaya başlamıştı.

Bu Kurum özet olarak şöyle idi:
1. Kurucu üyeler (Barış anlaşmasına imza koyan galip devletler),
2.Davetli üyeler (Bunlar tarafsız kalan devletlerdi),
3.Sonradan giren üyeler.



1.Dünya Savaşı Sonunda bütün devletler bir çok kayıp vermiş ve büyük
yaralar almıştı. 30 Ekim 1918 tarihinde biten savaş yaklaşık 4 yıl
sürmüştür.



I. DÜNYA SAVAŞINA KATILAN DEVLETLERİN

İNSAN KAYIPLARI



Devletler Nüfusu Silâh altına alınan Ölü Yaralı Esir Toplam

Rusya 181.000.000 12.000.000 1.700.000 5.000.000 2.500.000 9.150.000

Almanya 79.000.000 11.000.000 1.808.000 4.000.000 615.000 7.142.000

Fransa 84.000.000 8.410.000 1.355.000 3.000.000 550.000 6.160.000

İngiltere 461.000.000 8.904.000 910.000 740.000 200.000 3.190.000

İtalya 38.000.000 5.615.000 615.000 947.000 500.000 2.197.000

U.S.A 111.000.000 4.355.000 115.000 191.000 10.000 365.800

Japonya 78.000.000 800.000 300 1.000 --- 10.300

Av. Macart. 55.000.000 7.800.000 1.000.000 2.200.000 1.800.000 480.000

Romanya 8.000.000 250.000 185.000 150.000 200.000 535.706

Sırbistan 5.000.000 707.343 120.000 16.000 200.000 480.000

Türkiye 29.000.000 2.850.000 400.000 600.000 300.000 1.300.000

Yunanistan 5.000.000 230.000 14.000 10.000 13.000 27.000

Portekiz 15.000.000 100.000 10.000 10.000 7.000 33.000

Karadağ 435.000 50.000 3.000 10.000 3.000 2.000

Belçika 16.000.000 487.000 7.000 160.000 70.000 300.000

Bulgaristan 5.000.000 600.000 90.000 300.000 150.000 440.000